Mürselat Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Mürselat Suresi Arapça okunuşu
Mürselat Suresi Arapça Dinle
Mürselat Suresi Türkçe Okunuşu
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Velmurselati ‘urfen.
- Fel’asıfati ‘asfen.
- Vennaşirati neşren.
- Felfarikati ferkan.
- Felmulkıyati zikren.
- ‘Uzren ev nuzren.
- İnnema tu’adune levakı’un.
- Feizennucumu tumiset.
- Ve izessemau furicet.
- Ve izelcibalu nusifet.
- Ve izerrusulu ukkıtet.
- Lieyyi yevmin uccilet.
- Liyevmilfasli.
- Ve ma edrake ma yevmulfasli.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Elem nuhlikil’evveliyne.
- Summe nutbi’uhumul’ahıriyne.
- Kezalike nef’alu bilmucrimiyne.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Elem nahlukkum min main mehiynin.
- Fece’alnahu fiy kararin mekiynin.
- İla kaderin ma’lumin.
- Fekaderna feni’melkadirune.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Elem nec’alil’arda kifaten.
- Ahyaen ve emvaten.
- Ve ce’alna fiyha revasiye şamihatin ve eskaynakum maen furaten.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- İntaliku ila ma kuntum bihi tukezzebune.
- İntaliku ila zıllin ziy selasi şu’abin.
- La zaliylin ve la yuğniy minellehebi.
- İnneha termiy bişererin kelkasri.
- Keennehu cimaletun sufrun.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Haza yevmu la yentıkune.
- Ve la yu’zenu lehum feya’tezirune.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Haza yevmulfasli cema’nakum vel’evveliyne.
- Fein kane lekum keydun fekiyduni.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- İnnelmuttekıyne fiy zılalin ve ‘uyunin.
- Ve fevakihe mimma yeştehune.
- Kulu veşrebu heniy’en bima kuntum ta’melune.
- İnna kezalike necziylmuhsiniyne.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Kulu ve temette’u kaliylen innekum mucrimune.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Ve iza kıyle lehumurke’u la yerke’une.
- Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
- Febieyyi hadiysin ba’dehu yu’minune.
Mürselat Suresi Türkçe Dinle
Mürselat Suresi’nin Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Yemin olsun ilâhî emirlerle, iyiliklerle birbiri ardından gönderilenlere,
- Şiddetle esip savuranlara,
- Yaydıkça yayanlara,
- Hakla bâtılı birbirinden ayırdıkça ayıranlara,
- Böylece peygamberlere ilâhî vahyi taşıyanlara,
- İnsanların özrünü ortadan kaldırmak veya uyarmak için:
- Size va‘dedilen kıyâmet kesinlikle gerçekleşecektir!
- Yıldızlar silindiği zaman,
- Gökyüzü yarıldığı zaman,
- Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,
- Peygamberlerin ümmetleri için ne vakit şâhitlik yapacakları belirlendiği zaman artık kıyâmet kopmuştur!
- Peki, bütün bunlar hangi güne ertelenmiştir?
- Hüküm gününe.
- Sen, hüküm gününün ne olduğunu bilir misin?
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Biz önceki nesilleri, bu yalanlamaları sebebiyle helâk etmedik mi?
- Onların arkasından gelip, aynı şekilde davrananları da elbette onların âkibetine uğratırız.
- İşte hayatları günah hasadından ibaret inkârcı suçlulara biz böyle yaparız.
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Ey insanlar! Biz sizi değersiz bir sudan yaratmadık mı?
- Sonra onu sağlam bir yere yerleştirdik;
- Belli bir süreye kadar.
- Biz, insanın yaratılışını işte böyle gerçekleştirdik. Ne mükemmeldir bizim bir şeyi gerçekleştirme kudretimiz!
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Biz yeryüzünü bir toplanma mekânı yapmadık mı:
- Hem diriler, hem ölüler için?
- Üstüne de sarsılmaz, sâbit yüce dağlar diktik; size tatlı sular içirdik.
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- O gün inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin!”
- “Üç sütun hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!”
- Bir gölge ki ne serinlik verir, ne de alevden korur.
- O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır;
- Sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar.
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Bugün, onların tek bir kelime bile edemeyecekleri bir gündür.
- Kendilerine izin verilmez ki, özür dileyebilsinler.
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Bugün hüküm günüdür. Sizi de, öncekileri de bir araya topladık.
- Cezamdan kurtulmak için varsa bir hîleniz, bir düzeniniz, hiç durmayın, beni atlatmak için hemen uygulayın!
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Gönülleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olup O’na itaatsizlikten sakınanlar, serinletici gölgeler altında ve pınar başlarındadır.
- Canlarının çektiği türlü türlü meyveler arasında.
- Onlara: “Dünyada yaptığınız iyiliklerin mükâfatı olarak şimdi âfiyetle yiyin, için!”
- “İyilik eden ve işini güzel yapanları işte biz böyle mükâfatlandırırız” buyrulur.
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Ey kâfirler! Şu pek kısa ömürde yiyin, için, zevklenin bakalım. Ama unutmayın ki, siz inkârcı suçlularsınız.
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Onlara: “Haydi, Allah’ın huzurunda boyun eğin, O’na kullukta bulunun!” dendiği zaman boyun eğmezler.
- Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!
- Bu Kur’an’a da inanmazlarsa, artık bundan sonra hangi söze inanacaklar acaba?
Yorum gönder