Neml Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Neml Suresi Arapça okunuşu

Neml Suresi Arapça Dinle

Neml Suresi Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

  1. Ta sin, tilke ayatul kur’ani ve kitabin mubin.
  2. Huden ve buşra lil mu’minin.
  3. Ellezine yukimunes salate ve yu’tunez zekate ve hum bil ahıreti hum yukınun.
  4. İnnellezine la yu’minune bil ahireti zeyyenna lehum a’malehum fe hum ya’mehun.
  5. Ulaikellezine lehum suul azabi ve hum fil ahıreti humul ahserun.
  6. Ve inneke le tulekkal kur’ane minledun hakimin alim.
  7. İz kale musa li ehlihi inni anestu nara, se atikum minha bi haberin ev atikum bi şihabin kabesin leallekum tastalun.
  8. Fe lemma caeha nudiye en burike men fin nari ve men havleha, ve subhanallahi rabbil alemin.
  9. Ya musa innehu enallahul azizul hakim.
  10. Ve elkı asak, fe lemma reaha tehtezzu ke enneha cannun vella mudbiren ve lem yuakkıb, ya musa la tehaf inni la yehafu ledeyyel murselun.
  11. İlla men zaleme summe beddele husnen ba’de suin fe inni gafurun rahim.
  12. Ve edhıl yedeke fi ceybike tahruc beydae min gayri suin fi tis’ı ayatin ila fir’avne ve kavmih, innehum kanu kavmen fasikin.
  13. Fe lemma caethum ayatuna mubsıraten kalu haza sihrun mubin.
  14. Ve cehadu biha vesteykanetha enfusuhum zulmen ve uluvva, fenzur keyfe kane akıbetul mufsidin.
  15. Ve lekad ateyna davude ve suleymane ilma, ve kalal hamdu lillahillezi faddalena ala kesirin min ibadihil mu’minin.
  16. Ve varise suleymanu davude ve kale ya eyyuhen nasu ullimna mentıkat tayrı, ve utina min kulli şey’, inne haza le huvel fadlul mubin.
  17. Ve huşire li suleymane cunuduhu minel cinni vel insi vet tayrı fe hum yuzeun.
  18. Hatta iza etev ala vadin nemli kalet nemletun ya eyyuhen nemludhulu mesakinekum, la yahtımennekum suleymanu ve cunuduhu ve hum la yeş’urun.
  19. Fe tebesseme dahıken min kavliha ve kale rabbi evzı’ni en eşkure ni’metekelleti en’amte aleyye ve ala valideyye ve en a’mele salihan terdahu ve edhılni bi rahmetike fi ibadikes salihin.
  20. Ve tefekkadat tayra fe kale maliye la eral hudhude em kane minel gaibin.
  21. Le uazzibennehu azaben şediden ev le ezbehannehu ev le ye’tiyenni bi sultanin mubin.
  22. Fe mekese gayre baidin fe kale ehattu bi ma lem tuhıt bihi ve ci’tuke min sebein bi nebein yakin.
  23. İnni vecedtumreeten temlikuhum ve utiyet min kulli şey’in ve leha arşun azim.
  24. Vecedtuha ve kavmeha yescudune liş şemsi min dunillahi ve zeyyene lehümuş şeytanu a’malehum fe saddehum anis sebili fe hum la yehtedun.
  25. Ella yescudu lillahillezi yuhriculhab’e fis semavati vel ardı ve ya’lemu ma tuhfune ve ma tu’linun.
  26. Allahu la ilahe illa huve rabbul arşil azim.
  27. Kale se nenzuru e sadakte em kunte minel kazibin.
  28. İzheb bi kitabi haza fe elkıh ileyhim summe tevelle anhum fenzur maza yerciun.
  29. Kalet ya eyyuhel meleu inni ulkıye ileyye kitabun kerim.
  30. İnnehu min suleymane ve innehu bismillahir rahmanir rahim.
  31. Ella ta’lu aleyye ve’tuni muslimin.
  32. Kalet ya eyyuhel meleu eftuni fi emri, ma kuntu katıaten emren hatta teşhedun.
  33. Kalu nahnu ulu kuvvetin ve ulu be’sin şedidin vel emru ileyki fenzuri maza te’murin.
  34. Kalet innel muluke iza dehalu karyeten efseduha ve cealu eizzete ehliha ezilleh, ve kezalike yef’alun.
  35. Ve inni mursiletun ileyhim bi hediyyetin fe nazıratun bime yerciul murselun.
  36. Fe lemma cae suleymane kale e tumidduneni bi malin fe ma ataniyallahu hayrun mimma atakum, bel entum bi hediyyetikum tefrahun.
  37. İrcı’ ileyhim fe le ne’tiyennehum bi cunudin la kıbele lehum biha ve le nuhricennehum minha ezilleten ve hum sagırun.
  38. Kale ya eyyuhel meleu eyyekum ye’tini bi arşiha kable en ye’tuni muslimin.
  39. Kale ıfritun minel cinni ene atike bihi kable en tekume min makamik ve inni aleyhi le kaviyyun emin.
  40. Kalellezi indehu ilmun minel kitabi ene atike bihi kable en yertedde ileyke tarfuk, fe lemma reahu mustekırran indehu kale haza min fadlı rabbi, li yebluveni e eşkur em ekfur, ve men şekere fe innema yeşkuru li nefsih ve men kefere fe inne rabbi ganiyyun kerim.
  41. Kale nekkiru leha arşeha nenzur e tehtedi em tekunu minellezine la yehtedun.
  42. Fe lemma caet kile e hakeza arşuk, kalet ke ennehu huve ve utinel ilme min kabliha ve kunna muslimin.
  43. Ve saddeha ma kanet ta’budu min dunillah, inneha kanet min kavmin kafirin.
  44. Kile lehadhulis sarh, fe lemma raethu hasibethu lucceten ve keşefet an sakayha, kale innehu sarhun mumerradun min kavarir, kalet rabbi inni zalemtu nefsi ve eslemtu mea suleymane lillahi rabbil alemin.
  45. Ve lekad erselna ila semude ehahum salihan eni’budullahe fe izahum ferikani yahtesımun.
  46. Kale ya kavmi lime testa’cilune bis seyyieti kablel haseneh, lev la testagfirunallahe leallekum turhamun.
  47. Kalut tayyerna bike ve bi men meak, kale tairukum indallahi bel entum kavmun tuftenun.
  48. Ve kane fil medineti tis’atu rahtın yufsidune fil ardı ve la yuslihun.
  49. Kalu tekasemu billahi le nubeyyitennehu ve ehlehu summe le nekulenne li veliyyihi ma şehidna mehlike ehlihi ve inna le sadikun.
  50. Ve mekeru mekran ve mekerna mekran ve hum la yeş’urun.
  51. Fenzur keyfe kane akıbetu mekrihim enna demmernahum ve kavmehum ecmein.
  52. Fe tilke buyutuhum haviyeten bima zalemu, inne fi zalike le ayeten li kavmin ya’lemun.
  53. Ve enceynellezine amenu ve kanu yettekun.
  54. Ve lutan iz kale li kavmihi ete’tunel fahışete ve entum tubsırun.
  55. E innekum le te’tuner ricale şehveten min dunin nisai, bel entum kavmun techelun.
  56. Fe ma kane cevabe kavmihi illa en kalu ahricu ale lutın min karyetikum innehum unasun yetetahherun.
  57. Fe enceynahu ve ehlehu illemreetehu kaddernaha minel gabirin.
  58. Ve emtarna aleyhim matara, fe sae matarul munzerin.
  59. Kulil hamdu lillahi ve selamun ala ibadihillezinastafa, allahu hayrun emma yuşrikun.
  60. Emmen halakas semavati vel arda ve enzele lekum mines semai ma’, fe enbetna bihi hadaika zate behceh, ma kane lekum en tunbitu şecereha, e ilahun meallah, bel hum kavmun ya’dilun.
  61. Emmen cealel arda kararen ve ceale hılaleha enharen ve ceale leha revasiye ve ceale beynel bahreyni haciza, e ilahun meallah, bel ekseruhum la ya’lemun.
  62. Emmen yucibul mudtarra iza deahu ve yekşifus sue ve yec’alukum hulefael ard, e ilahun meallah, kalilen ma tezekkerun.
  63. Emmen yehdikum fi zulumatil berri vel bahri ve men yursilur riyaha buşren beyne yedey rahmetih, e ilahun meallah, tealallahu amma yuşrikun.
  64. Emmen yebdeul halka summe yuiduhu ve men yerzukukum mines semai vel ard, e ilahun meallah, kul hatu burhanekum in kuntum sadikin.
  65. Kul la ya’lemu men fis semavati vel ardıl gaybe illallah ve ma yeş’urune eyyane yub’asun.
  66. Beliddareke ilmuhum fil ahıreh, bel hum fi şekkin minha, bel hum minha amun.
  67. Ve kalellezine keferu e iza kunna turaben ve abauna e inna le muhracun.
  68. Lekad vuıdna haza nahnu ve abauna min kablu in haza illa esatirul evvelin.
  69. Kul siru fil ardı fenzuru keyfe kane akibetul mucrimin.
  70. Ve la tahzen aleyhim ve la tekun fi daykın mimma yemkurun.
  71. Ve yekulune meta hazel va’du in kuntum sadıkin.
  72. Kul asa en yekune radife lekum ba’dullezi testa’cilun.
  73. Ve inne rabbeke le zu fadlın alen nasi ve lakinne ekserehum la yeşkurun.
  74. Ve inne rabbeke le ya’lemu ma tukinnu suduruhum ve ma yu’linun.
  75. Ve ma min gaibetin fis semai vel ardı illa fi kitabin mubin.
  76. İnne hazel kur’ane yakussu ala beni israile ekserellezi hum fihi yahtelifun.
  77. Ve innehu le huden ve rahmetun lil mu’minin.
  78. İnne rabbeke yakdi beynehum bi hukmihi, ve huvel azizul alim.
  79. Fe tevekkel alallah, inneke alel hakkıl mubin.
  80. İnneke la tusmiul mevta ve la tusmius summed duae iza vellev mudbirin.
  81. Ve ma ente bi hadil umyi an dalaletihim, in tusmiu illa men yu’minu bi ayatina fe hum muslimun.
  82. Ve iza vakaal kavlu aleyhim ahracna lehum dabbeten minel ardı tukellimuhum ennen nase kanu bi ayatina la yukınun.
  83. Ve yevme nahşuru min kulli ummetin fevcen mimmen yukezzibu bi ayatina fe hum yuzeun.
  84. Hatta iza cau kale e kezzebtum bi ayati ve lem tuhitu biha ılmen em maza kuntum ta’melun.
  85. Ve vakaal kavlu aleyhim bima zalemu fe hum la yentıkun.
  86. E lem yerev enna cealnel leyle li yeskunu fihi ven nehara mubsıra, inne fi zalike le ayatin li kavmin yu’minun.
  87. Ve yevme yunfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil ardı illa men şaallah, ve kullun etevhu dahırin.
  88. Ve terel cibale tahsebuha camideten ve hiye temurru merres sehab, sun’allahillezi etkane kulle şey’, innehu habirun bima tef’alun.
  89. Men cae bil haseneti fe lehu hayrun minha, ve hum min fezein yevmeizin aminun.
  90. Ve men cae bis seyyieti fe kubbet vucuhuhum fin nar, hel tuczevne illa ma kuntum ta’melun.
  91. İnnema umirtu en a’bude rabbe hazihil beldetillezi harremeha ve lehu kullu şey’in ve umırtu en ekune minel muslimin.
  92. Ve en etluvel kur’an, fe menihteda fe innema yehtedi li nefsih, ve men dalle fe kul innema ene minel munzirin.
  93. Ve kulil hamdu lillahi seyurikum ayatihi fe ta’rifuneha, ve ma rabbuke bi gafilin amma ta’melun.

Neml Suresi Türkçe Dinle

Neml Suresi Türkçe Anlamı

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla.

  1. Ta, Sin. Bunlar sana Kuran’ın ve apaçık bir kitabın ayetleridir,
  2. birer hidayet ve müjde olmak üzere o mü’minlere
  3. ki namazı dürüst kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.
  4. Ahirete inanmayanların yaptıklarını kendilerine süslü göstermişizdir de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.
  5. Onlar, o kimselerdir ki kendilerine azabın kötüsü vardır, ahirette en çok ziyana uğrayanlar da onlardır.
  6. Ve gerçekten sen bu Kur’an’a bilgisinin nihayeti olmayan bir hikmet sahibi tarafından erdiriliyorsun.
  7. Hani bir vakit Musa ailesine: “Gerçekten bir ateş(in varlığını) hissettim. Ya ondan size bir haber getireceğim, yahut bir yalın şule alıp geleceğim, gerek ki, bir ocak yakar ısınırsınız.”
  8. Ona vardığında şöyle seslenildi: “Haberin olsun, bu ateşteki kimse ve bunun çevresindekiler mübarek kılınmıştır; münezzehtir o alemlerin Rabbi Allah.
  9. Ey Musa! gerçek şu; Benim o daima üstün ve hikmet sahibi olan Allah!
  10. Ve bırak asanı!” Derken onu çevik bir yılan gibi çalkanıp kıvranır görünce, dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı. “Ey Musa, korkma; çünkü peygamberler benim huzurumda korkmaz.
  11. Ancak kim haksızlık yapar, sonra da yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse Ben onu da bağışlayıcıyım, merhamet edenim.
  12. Bir de elini koynuna sok; bembeyaz, kusursuz çıksın, Firavun ve kavmine dokuz mucizeden biri olarak. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum oldular.”
  13. Bu şekilde ayetlerimiz, hakikatı gözlerine sokarak onlara vardığı vakit: “Bu apaçık bir büyüdür!” dediler.
  14. Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkar ettiler; fakat, bak o bozguncuların akibeti nasıl oldu!
  15. Andolsun ki, Davut’a ve Süleyman’a bir ilim verdik. İkisi de: “Bizi mü’min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a hamdolsun.” dediler.
  16. Ve Süleyman Davud’un yerine geçip dedi ki: “Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize herşeyden verildi. Şüphesiz ki bu apaçık bir lütufdur.”
  17. Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları Süleyman’ın huzurunda toplandı. Bunların hepsi (Onun tarafından) sevk ve idare olunuyorlardı.
  18. Hatta karınca deresi üzerine vardıklarında bir karınca şöyle dedi: “Ey karıncalar! Haydi, yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farketmeyerek sizi kırıp geçirmesin.”
  19. O da, onun bu sözünden dolayı gülercesine tebessüm etti ve: “Ey Rabbim, beni nefsime hakim kıl ki, bana ve anama babama verdiğin nimetlere şükredeyim ve hoşnut olacağın iyi bir iş yapayım ve beni rahmetinle iyi kulların arasına sok!” dedi.
  20. Bir de kuşları denetledi ve: “Bana ne oluyor, Hüdhüd’ü göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?
  21. Onu mutlaka ağır bir cezaya çarptırırım veya boynunu keserim ya da bana muhakkak mazeretini gösteren açık, kesin bir gerekçe getirir.” dedi.
  22. Derken bekledi, çok geçmeden (Hüdhüd) geldi ve: “Ben senin etraflıca bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den sağlam bir haber getirdim.” dedi.
  23. Çünkü ben, orada onlara hükümdarlık eden, kendisine herşey verilmiş, yüce bir tahtı olan bir kadın buldum.
  24. Onu ve halkını, Allah’a değil, güneşe secde ediyorlar gördüm. Şeytan onlara yaptıklarını yaldızlamış ve bu şekilde kendilerini yoldan saptırmış da doğru gidemiyorlar.
  25. Göklerde ve yerde gizli olan herşeyi ortaya çıkaran ve sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah’a secde etmesinler diye.
  26. Allah O’ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O, yüce Arşın sahibidir.
  27. (Süleyman) dedi ki: “Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız.
  28. Şu mektubumu götür onlara bırak; sonra geri çekil de, ne sonuca varacaklarına bak!”
  29. Kadın dedi ki: “Ey ileri gelenler bana çok önemli ve saygıdeğer bir mektup bırakıldı.
  30. Süleyman’dan; o Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla (başlamakta)dır.
  31. Şöyle ki: ” Bana karşı baş kaldırmayın ve müslümanlar olarak gelin bana!”
  32. (Melike): “Ey ileri gelenler! Bu işimde bana bir fikir verin; sizin haberiniz olmadan ben hiçbir işi kestirip atmış değilim.” dedi.
  33. Dediler: “Biz güçlüyüz ve yiğit savaşçılarız; ama karar sana aittir. Ne emredeceğini düşün.”
  34. (Melike) dedi ki: “Doğrusu, hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının şerefli kişilerini zillete uğratırlar; evet böyle yaparlar.
  35. Ben onlara hediye ile bir heyet göndereceğim de bakacağım elçiler ne ile dönecekler?”
  36. Bunun üzerine gönderilen (elçi) Süleyman’a vardığı vakit (Süleyman): “Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Bakın Allah’ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Hayır siz hediyenize güveniyorsunuz.
  37. (Ey elçi) dön onlara (söyle): “Vallahi karşı gelemeyecekleri ordularla varırım da, oradan kendilerini perişanlıklar içinde hor ve hakir oldukları halde çıkarırım.” dedi.
  38. (Süleyman kendi adamlarına dönerek): “Ey Heyet kendileri teslimiyyet gösterip bana gelmeden önce, o kadının tahtını bana kim getirir?” dedi.
  39. Cinlerden bir ifrit: “Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm, hem de güvenim var.” dedi.
  40. Yanında kitaptan bir ilim bulunan zat ise: “Ben onu sana gözünü kırpmadan önce getiririm.” dedi. Derken onu yanında duruyor görünce: “Bu, Rabbimin bir lutfudur; beni imtihan için ki, şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceğim. Kim şükrederse ancak kendisi için şükreder, her kim de nankörlük ederse, şüphe yok ki, Rabbim herşeyden müstağnidir, büyük ihsan sahibidir” dedi.
  41. (Süleyman) dedi ki: “Tahtını tanınmaz duruma sokun, bakalım tanıyacak mı, tanımazlardan mı olacak?”
  42. Bunun üzerine (Melike) gelince: “Böyle mi senin tahtın?” denildi. (O da): “Sanki o! Zaten bize daha önce bilgi verildi ve biz müslüman olduk! dedi.
  43. Daha önce Allah’tan başka taptığı şeyler, on(un müslüman olmasın)a engel olmuştu; çünkü inkarcı bir kavimden idi.
  44. Ona: “Köşke gir!” denildi. Derken (Melike) onu görünce derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman: “O parlak bir köşk, sırçadan!” dedi. Kadın: “Ey Rabbim, gerçekten ben önce nefsime zulmetmişim, şimdi Süleyman’ın maiyyetinde, alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.” dedi.
  45. Andolsun ki, Allah’a ibadet edin diye Semud’a da kardeşleri Salih’i göndermiştik; hemen birbirleriyle çekişen iki fırka oldular.
  46. Salih dedi ki: “Ey benim kavmim, iyilikten önce niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah’a istiğfar etseniz, belki rahmetine ulaşırsınız.”
  47. Onlar: “Biz, senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık.” dediler. O da: “Sizin uğursuzluğunuzun sebebi Allah tarafından biliniyor. Doğrusu siz imtihana çekilen bir kavimsiniz.” dedi.
  48. Şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar o yerde bozgunculuk yapıyor, iyilik yapmaya yanaşmıyorlardı.
  49. Allah’a and içerek, birbirlerine şöyle dediler: “Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine yemin edelim: Biz onun öldürülmesi sırasında orada değildik; gerçekten sözümüz sözdür, doğru söylüyoruz, diyelim.”
  50. (Onlar) böyle bir tuzak kurdular, Biz de onlar farkına varmadan, tuzak kurmuştuk.
  51. Şimdi bir bak! Tuzaklarının akibeti nasıl oldu? Kendilerini ve kavimlerini toptan helak ediverdik.
  52. İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş bomboş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir toplum için ibret alacak bir ders vardır.
  53. Oysa iman edip sakınanları kurtardık.
  54. Lut’a da peygamberlik verdik. O vakit kavmine şöyle demişti: “Siz, gözünüz göre göre o rezaleti yapacaksınız ha!?
  55. Sahi siz, kadınları bırakıp şehvet için ille de erkeklere mi gideceksiniz? Doğrusu siz ne yaptığını bilmez bir topluluksunuz.”
  56. Buna kavminin cevabı sadece: “Çıkarın şu Lut ailesini memleketinizden; çünkü onlar, çok temizlik taslayan kimselerdir.” demeleri olmuştu.
  57. Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık; ancak kansının geride kalanlar arasında olmasını takdir etmiştik.
  58. Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki… Ne kötüdür o uyarılmış olanların yağmuru!
  59. De ki: “Hamdolsun Allah’a ve selam olsun O’nun seçtiği kullarına! Allah mı daha hayırlı, yoksa onların ortak koştukları mı?
  60. Yoksa gökleri ve yeri yaratıp sizin için gökten bir su indiren mi? Biz, o su ile gözleri ve gönülleri açan bahçeler bitirmekteyiz. Siz onların bir ağacını bile bitiremezdiniz. Allah’la birlikte bir tanrı mı var? Hayır, onlar, sapıklığa giden bir topluluktur.
  61. Yoksa yeryüzünü bir karargah kılıp onun içinde ırmaklar akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah’la birlikte bir tanrı mı var? Hayır, onların çoğu ilim ehli değildir.
  62. Yoksa, darda kalan kendisine dua ettiği zaman, onun duasını kabul edip kötü durumdan kurtaran ve sizleri yeryüzünün yöneticileri kılan mı? Allah’la birlikte bir tanrı mı var? Siz, pek az düşünüyorsunuz!
  63. Yoksa size kara ve denizin karanlıklarında yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgardan müjdeci gönderen mi? Allah’la birlikte bir tanrı mı var? Allah, yüksek, çok yüksektir onların ortak koştuklarından!
  64. Yoksa halkı önce yaratıp sonra yaratmayı tekrarlayacak olan ve size gökten ve yerden rızık veren mi? Allah’la birlikte bir tanrı mı var? De ki: “Hayır getirin delilinizi eğer doğru söylüyorsanız!”
  65. De ki: “Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilmez. Onlar, ne zaman yeniden diriltileceklerini bilmezler.
  66. Hayır, ahiret hakkında kendilerine ardarda bilgi verilmektedir; fakat onlar bu hususta bir şüphe içindedirler, daha doğrusu onlar ondan kördürler.
  67. Ve o küfredenler dediler ki: “Biz ve atalarımız toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mutlaka yeniden diriltilecek miyiz?
  68. Yemin ederiz ki, bu tehdit bize de bundan önce atalarımıza da yapıldı. Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir.”
  69. De ki: “Hele yeryüzünde bir dolaşın da bakın suçluların sonu ne olmuş?
  70. Onlara karşı üzülme ve yaptıkları hileler yüzünden bir darlığa düşme!
  71. Bir de: “Bu vaad ne zaman, eğer doğru söylüyorsanız?” diye soruyorlar.
  72. De ki: “Belki de çabuk gelmesini istediğiniz o azabın bir kısmı ensenize binmiş bulunuyor.”
  73. Muhakkak Rabbin, insanlara karşı mutlak bir nimet sahibidir; fakat onların çoğu şükretmezler.
  74. Oysaki, Rabbin onların sineleri ne gizliyor ve ne açıklıyorlarsa hepsini mutlaka biliyor.
  75. Gökte ve yerde açık bir kitapta bulunmayan hiçbir gizli şey yoktur.
  76. Haberiniz olsun ki, bu Kur’an İsrail oğullarına, ihtilaf edip durdukları şeylerin pek çoğunu anlatır.
  77. Gerçekten o doğruyu gösteren kesin bir hidayet ve müminler için sırf bir rahmettir.
  78. Elbette Rabbin, hükmüyle aralarında yargısını infaz buyuracaktır ve O, güçlüdür, herşeyi bilendir.
  79. O halde Allah’a güven. Sen, şüphesiz açık bir gerçek üzerindesin.
  80. Şüphesiz sen, ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.
  81. Sen o körleri sapıklıklarından kurtarıp hidayete erdirecek de değilsin. Sen, ancak ayetlerimize inanacaklara işittirirsin de onlar müslüman olur kurtuluş bulurlar.
  82. Söylenen söz başlarına geleceği zaman, onlar için yerden bir dabbe çıkarırız, insanların ayetlerimize kesin inanmadıklarını kendilerine söyler.
  83. Ve her milletten ayetlerimizi yalanlayanlardan bir grup yaparak mahşere sevkedeceğimiz gün, artık onlar hep zapt altına alınıp tutuklanırlar.
  84. Nihayet geldikleri zaman, Allah: “Siz, Benim ayetlerimi, onları ilmen kavramadığınız halde yalanladınız mı? Değilse ne yapıyordunuz?” buyurur.
  85. Zulmetmeleri yüzünden aleyhlerinde söz gerçekleşir (söylenen başlarına gelir) ve artık nutukları tutulur (konuşamazlar).
  86. Onlar, içinde istirahat etsinler diye geceyi, göz açmaları için gündüzü yarattığımızı görmediler mi? Kesinlikte bunda iman edecek bir topluluk için birçok ibretler vardır.
  87. Hele Sur üfürüleceği, üfürülüp de Allah’ın dilediği kimselerin dışında bütün göklerdeki kimselerin ve yerdeki kimselerin hepsi ürperdiği ve hepsinin hor ve hakir olarak geldikleri gün ne korkunçtur!
  88. Bir de o dağları görür, onları sabit sanırsın; oysa onlar, bulut geçer gibi geçip gider. Bu, herşeyi sapasağlam yaratmış olan Allah’ın sanatıdır. O, şüphesiz bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  89. Her kim iyilikle gelirse, o zaman kendisine ondan daha hayırlısı vardır ve onlar o günkü korkudan güven içinde kalırlar.
  90. Her kim de kötülükle gelirse, artık yüzleri ateşte sürtülür. Başka değil, sırf yaptığınız amellerin karşılığı ile karşılanacaksınız.
  91. Ben, yalnızca bu beldenin, onu saygın kılan ve herşey de kendilerinin olan Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Ve yine halis müslümanlardan olmamla emrolundum.
  92. Bir de Kuran okuyayım diye emrolundum. Her kim doğru yolu kabul ederse, yalnızca kendi yararına kabul etmiş olur. Kim de sapar giderse de ki: “Ben, yalnızca tehlikeyi haber verenlerdenim.”
  93. ve de ki: “Hamdolsun Allah’a; O, size ayetlerini gösterecek de onları tanıyacaksınız. Rabbin ne yapacağınızdan gaflette değildir.”

Yorum gönder