Enam Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Enam Suresi Arapça Okunuşu

Enam Suresi Arapça Dinle

Enam Suresi Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

  1. Elhamdu lillahillezi halakas semavati vel arda ve cealez zulumati ven nur, summellezine keferu bi rabbihim ya’dilun.
  2. Huvellezi halakakum min tinin summe kada ecela, ve ecelun musemmen ındehu summe entum temterun.
  3. Ve huvellahu fis semavati ve fil ard, ya’lemu sirrakum ve cehrekum ve ya’lemu ma teksibun.
  4. Ve ma te’tihim min ayetin min ayati rabbihim illa kanu anha mu’rıdin.
  5. Fe kad kezzebu bil hakkı lemma caehum, fe sevfe ye’tihim enbau ma kanubihi yestehziun.
  6. E lem yerev kem ehlekna min kablihim min karnin mekkennahum fil ardı ma lem numekkin lekum ve erselnes semae aleyhim midraren ve cealnal enhare tecri min tahtihim fe ehleknahum bi zunubihim ve enşe’na min ba’dihim karnen aharin.
  7. Ve lev nezzelna aleyke kitaben fi kırtasin fe le mesuhu bi eydihim le kalelezine keferu in haza illa sihrun mubin.
  8. Ve kalu lev la unzile aleyhi melek, ve lev enzelna meleken, le kudıyel emru summe la yunzarun.
  9. Ve lev cealnahu meleken le cealnahu raculen ve le lebesna aleyhim ma yelbisun.
  10. Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe haka billezine sehıru minhum ma kanu bihi yestehziun.
  11. Kul siru fil ardı summenzuru keyfe kane akıbetul mukezzibin.
  12. Kul li men ma fis semavati vel ard, kul lillah, ketebe ala nefsihir rahmeh, le yecmeannekum ila yevmil kıyameti la reybe fih, ellezine hasiru enfusehum fe hum la yu’minun.
  13. Ve lehu ma sekene fil leyli ven nehar, ve huves semiul alim.
  14. Kul e gayrallahi ettehızu veliyyen fatırıs semavati vel ardı ve huve yut’ımu ve la yut’am, kul inni umirtu en ekune evvele men esleme ve la tekunenne minel muşrikin.
  15. Kul inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim.
  16. Men yusraf anhu yevme izin fe kad rahımeh, ve zalikel fevzul mubin.
  17. Ve in yemseskellahu bi durrin fe la kaşife lehu illa huve, ve in yemseske bi hayrın fe huve ala kulli şey’in kadir.
  18. Ve huvel kahiru fevka ıbadih, ve huvel hakimul habir.
  19. Kul eyyu şey’in ekberu şehadeh, kulillahu şehidun, beyni ve beynekum ve uhiye ileyye hazal kur’anu li unzirekum bihi ve men belag, e innekum le teşhedune enne meallahi aliheten uhra, kul la eşhed, kul innema huve ilahun vahidun ve inneni beriun mimma tuşrikun.
  20. Ellezine ateynahumul kitabe ya’rifunehu kema ya’rifune ebnaehum ellezine hasiru enfusehum fe hum la yu’minun.
  21. Ve men azlemu mimmeniftera alallahi keziben ev kezzebe bi ayatih, innehu la yuflihuz zalimun.
  22. Ve yevme nahşuruhum cemian summe nekulu lillezine eşraku eyne şurekaukumullezine kuntum tez’umun.
  23. Summe lem tekun fitnetuhum illa en kalu vallahi rabbina ma kunna muşrikin.
  24. Unzur keyfe kezebu ala enfusihim ve dalle anhum, ma kanu yefterun.
  25. Ve minhum men yestemiu ileyk, ve cealna ala kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fi azanihim vakra, ve in yerev kulle ayetin la yu’minu biha, hatta iza cauke yucadiluneke yekulullezine keferu in haza illa esatirul evvelin.
  26. Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anh, ve in yuhlikune illa enfusehumve ma yeş’urun.
  27. Ve lev tera iz vukıfu alen nari fe kalu ya leytena nureddu ve la nukezzibe bi ayati rabbina ve nekune minel mu’minin.
  28. Bel beda lehum ma kanu yuhfune min kabl,ve lev ruddu le adu li ma nuhu anhuve innehum le kazibun.
  29. Ve kalu in hiye illa hayatuned dunya ve ma nahnu bi meb’usin.
  30. Ve lev tera iz vukıfu ala rabbihim, kale e leyse haza bil hakk, kalu bela ve rabbina, kale fe zukul azabe bima kuntum tekfurun.
  31. Kad hasirellezine kezzebu bi likaillah hatta iza caethumus saatu bagteten kalu ya hasretena ala ma farratna fiha ve hum yahmilune evzarehum ala zuhurihim, e la sae ma yezirun.
  32. Ve mal hayatud dunya illa leibun ve lehv, ve led darul ahiretu hayrun lillezine yettekun, e fe la ta’kılun.
  33. Kad na’lemu, innehu le yahzunukellezi yekulune fe innehum la yukezzibuneke ve lakinnez zaliminebi ayatillahi yechadun.
  34. Ve lekad kuzzibet rusulun min kablike fe saberu ala ma kuzzibu ve uzu hatta etahum nasruna, ve la mubeddile li kelimatillah, ve lekad caeke min nebeil murselin.
  35. Ve in kane kebure aleyke i’raduhum fe inisteta’te en tebtegıye nefekan fil ardı ev sullemen fis semai fe te’tiyehum bi ayeh, ve lev şaallahu le cemeahum alel huda fe la tekunenne minel cahilin.
  36. İnnema yestecibullezine yesmeun, vel mevta yeb’asuhumullahu summe ileyhi yurceun.
  37. Ve kalu lev la nuzzile aleyhi ayetun min rabbih, kul innallahe kadirun ala en yunezzile ayeten ve lakinne ekserehum la ya’lemun.
  38. Ve ma min dabbetin fil ardı ve la tairin yatiru bi cenahayhi illa umemun emsalukum, ma farratna fil kitabi min şey’in summe ila rabbihim yuhşerun.
  39. Vellezine kezzebu bi ayatina summun ve bukmun fiz zulumat, men yeşaillahu yudlilhu, ve men yeşe’ yec’alhu ala sıratın mustakim.
  40. Kul e reeytekum in etakum azabullahi ev etetkumus saatu e gayrallahi ted’un, in kuntum sadıkin.
  41. Bel iyyahu ted’une fe yekşifu ma ted’une ileyhi in şae ve tensevne ma tuşrikun.
  42. Ve lekad erselna ila umemin min kablike fe ehaznahum bil be’sai ved darrai leallehum yetedarraun.
  43. Fe lev la iz caehum be’suna tedarrau ve lakin kaset kulubuhum ve zeyyene lehumuş şeytanu ma kanu ya’melun.
  44. Fe lemma nesu ma zukkiru bihi fetahna aleyhim ebvabe kulli şey’, hatta iza ferihu bima utu ehaznahum bagteten fe izahum mublisun.
  45. Fe kutia dabirul kavmillezine zalemu, vel hamdu lillahi rabbil alemin.
  46. Kul e reeytum in ehazallahu sem’akum ve ebsarekum ve hateme ala kulubikum men ilahun gayrullahi ye’tikum bih, unzur keyfe nusarriful ayati summe hum yasdifun .
  47. Kul e reeytekum in etakum azabullahi bagteten ev cehreten hel yuhleku illel kavmuz zalimun.
  48. Ve ma nursilul murseline illa mubeşşirine ve munzirin, fe men amene ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun.
  49. Vellezine kezzebu bi ayatina yemessuhumul azabu bima kanu yefsukun.
  50. Kul la ekulu lekum indi hazainullahi ve la a’lemul gaybe ve la ekulu lekum inni melek, in ettebiu illa ma yuha ileyy, kul hel yestevil a’ma vel basir,e fe la tetefekkerun.
  51. Ve enzir bihillezine yehafune en yuhşeru ila rabbihimleyse lehum min dunihi veliyyun ve la şefiun leallehum yettekun.
  52. Ve la tatrudillezine yed’une rabbehum bil gadati vel aşiyyi yuridune vecheh, ma aleyke min hısabihim min şey’in ve ma min hısabike aleyhim min şey’in fe tatrudehum fe tekune minez zalimin.
  53. Ve kezalike fetenna ba’dahum bi ba’din li yekulu e haulai mennallahu aleyhim min beynina, e leysallahu bi a’leme biş şakirin.
  54. Ve iza caekellezine yu’minune bi ayatina fe kul selamun aleykum ketebe rabbukum ala nefsihir rahmete ennehu men amile minkum suen bi cehaletin summe tabe min ba’dihi ve asleha fe ennehu gafurun rahim.
  55. Ve kezalike nufassılul ayati ve li testebine sebilul mucrimin.
  56. Kul inni nuhitu en a’budellezine ted’une min dunillah, kul la ettebiu ehvaekum kad dalaltu izen ve ma ene minel muhtedin.
  57. Kul inni ala beyyinetin min rabbi, ve kezzebtum bih, ma indi ma testa’cilune bih, inil hukmu illa lillah, yakussul hakka ve huve hayrul fasılin.
  58. Kul lev enne indi ma testa’cilune bihi le kudıyel emru beyni ve beynekum, vallahu a’lemu biz zalimin.
  59. Ve indehu mefatihul gaybi la ya’lemuha illa huve, ve ya’lemu ma fil berri vel bahr, ve ma teskutu min varakatin illa ya’lemuha ve la habbetin fi zulumatil ardı ve la ratbin ve la yabisin illa fi kitabin mubin.
  60. Ve huvellezi yeteveffakum bil leyli ve ya’lemu ma cerahtum bin nehari summe yeb’asukum fihi li yukda ecelun musemma, summe ileyhi merci’ukum summe yunebbiukum bima kuntum ta’melun.
  61. Ve huvel kahiru fevka ibadihi ve yursilu aleykum hafazah, hatta iza cae ehadekumul mevtu teveffethu rusuluna ve hum la yuferritun.
  62. Summe ruddu ilallahi mevlahumul hakk, e la lehul hukmu ve huve esraul hasibin.
  63. Kul men yuneccikum min zulumatil berri vel bahri ted’unehu tedarruan ve hufyeh, le in encana min hazihi le nekunenne mineş şakirin.
  64. Kulillahu yuneccikum minha ve min kulli kerbin summe entum tuşrikun.
  65. Kul huvel kadiru ala en yeb’ase aleykum azaben min fevkıkum ev min tahti erculikum ev yelbisekum şiyean ve yuzika ba’dakum be’se ba’d, unzur keyfe nusarrıful ayati leallehum yefkahun.
  66. Ve kezzebe bihi kavmuke ve huvel hakk,kul lestu aleykum bi vekil.
  67. Likulli nebein mustekar, ve sevfe ta’lemun.
  68. Ve iza reeytellezine yahudune fi ayatina fe a’rıd anhum hatta yahudu fi hadisin gayrih, ve imma yunsiyennekeş şeytanu fe la tak’ud ba’dez zikra meal kavmiz zalimin.
  69. Ve ma alellezine yettekune min hısabihim min şey’in ve lakin zikra leallehum yettekun.
  70. Ve zerillezinettehazu dinehum leiben ve lehven ve garrethumul hayatud dunya ve zekkir bihi en tubsele nefsun bima kesebet, leyse leha min dunillahi veliyyun ve la şefi’, ve in ta’dil kulle adlin la yu’haz minha, ulaikellezine ubsilu bima kesebu, lehum şarabun min hamimin ve azabun elimun bima kanu yekfurun.
  71. Kul e ned’u min dunillahi ma la yenfeuna ve la yadurruna ve nureddu ala a’kabina ba’de iz hedanallahu kellezistehvethuş şeyatinu fil ardı hayrane lehu ashabun yed’unehu ilel hude’tina, kul inne hudallahi huvel huda, ve umirna li nuslime li rabbil alemin.
  72. Ve en ekimus salate vettekuh, ve huvellezi ileyhi tuhşerun.
  73. Ve huvellezi halakas semavati vel arda bil hakk, ve yevme yekulu kun fe yekun, kavluhul hakk, ve lehul mulku yevme yunfehu fis sur, alimul gaybi veş şehadeh, ve huvel hakimul habir.
  74. Ve iz kale ibrahimu li ebihi azere, e tettehizu esnamen aliheh, inni erake ve kavmeke fi dalalin mubin.
  75. Ve kezalike nuri ibrahime melekutes semavati vel ardı ve li yekune minel mukınin.
  76. Fe lemma cenne aleyhil leylu rea kevkeba, kale haza rabbi, fe lemma efele kale la uhıbbul afilin.
  77. Fe lemma reel kamere bazigan kale haza rabbi, fe lemma efele kale le in lem yehdini rabbi le ekunenne minel kavmid dallin.
  78. Fe lemma reeş şemse bazigaten kale haza rabbi,haza ekber, fe lemma efelet kale ya kavmi inni beriun mimma tuşrikun.
  79. İnni veccehtu vechiye lillezi fatares semavati vel arda hanifen ve ma ene minel muşrikin.
  80. Ve haccehu kavmuh, kale e tuhaccunni fillahi ve kad hedan, ve la ehafu ma tuşrıkune bihi illa en yeşae rabbi şey’a, vesia rabbi kulle şey’in ilma, e fe la tetezekkerun.
  81. Ve keyfe ehafu ma eşrektum ve la tehafune ennekum eşrektum billahi ma lem yunezzıl bihi aleykum sultana, fe eyyul ferikayni ehakku bil emn, in kuntum ta’melun.
  82. Ellezine amenu ve lem yelbisu imanehumbi zulmin ulaike lehumul emnu ve hum muhtedun.
  83. Ve tilke huccetuna ateynaha ibrahime ala kavmih, nerfeu derecatin men neşa’, inne rabbeke hakimun alim.
  84. Ve vehebna lehu ishaka ve ya’kub, kullen hedeyna ve nuha hedeyna min kablu ve min zurriyyetihi davude ve suleymane ve eyyube ve yusufe ve musa ve harun ve kezalike neczil muhsinin.
  85. Ve zekeriyya ve yahya ve isa ve ilyas, kullun mines salihin.
  86. Ve ismaile velyesea ve yunuse ve luta, ve kullen faddalna alel alemin.
  87. Ve min abaihim ve zurriyyatihim ve ihvanihim, vectebeynahum ve hedeynahum ila sıratın mustekim.
  88. Zalike hudallahi yehdi bihi men yeşau min ıbadih, ve lev eşreku le habita anhum ma kanu ya’melun.
  89. Ulaikellezine ateynahumul kitabe vel hukme ven nubuvveh, fe in yekfur biha haulai fe kad vekkelna biha kavmen leysu biha bi kafirin.
  90. Ulaikellezine hedallahu, fe bi hudayuhumuktedih, kul la es’elukum aleyhi ecra, in huve illa zikra lil alemin.
  91. Ve ma kaderullahe hakka kadrihi iz kalu ma enzelallahuala beşerin min şey, kul men enzelel kitabellezi cae bihi musa nuren ve huden lin nasi tec’alunehu karatise tubduneha ve tuhfune kesira, ve ullimtum ma lem ta’lemu entum ve la abaukum, kulillahu summe zerhum fi havdıhim yel’abun.
  92. Ve haza kitabun enzelnahu mubarekun musaddıkullezi beyne yedeyhi ve li tunzire ummel kura ve men havleha, vellezine yu’minune bil ahireti yu’minune bihi ve hum ala salatihim yuhafizun.
  93. Ve men azlemu mimmeniftera alallahi keziben ev kale uhıye ileyye ve lem yuha ileyhi şey’un ve men kale seunzilu misle ma enzelallah, ve lev tera iziz zalimune fi gameratil mevti vel melaiketu basitu eydihim, ahricu enfusekum, el yevme tuczevne azabel huni bima kuntum tekulune alallahi gayrel hakkı ve kuntum an ayatihi testekbirun.
  94. Ve lekad ci’timuna furada kema halaknakum evvele merretin ve terektum ma havvelnakum verae zuhurikum, ve ma nera meakum şufeaekumullezine zeamtum ennehum fikum şureka’, lekad tekattaa beynekum ve dalle ankum ma kuntum tez’umun.
  95. İnnallahe falikul habbi ven neva, yuhrıcul hayye minel meyyiti ve muhricul meyyiti minel hayy, zalikumullahu fe enna tu’fekun.
  96. Falikul ısbah, ve cealel leyle sekenen veş şemse vel kamere husbana, zalike takdirul azizil alim.
  97. Ve huvellezi ceale lekumun nucume li tehtedu biha fi zulumatil berri vel bahr, kad fassalnal ayati li kavmin ya’lemun.
  98. Ve huvellezi enşeekum min nefsin vahıdetin fe mustekarrun ve mustevda’, kad fassalnal ayati li kavmin yefkahun.
  99. Ve huvellezi enzele mines semai ma’, fe ahrecna bihi nebate kulli şey’in fe ahrecna minhu hadıran nuhricu minhu habben muterakiba, ve minen nahli min tal’ıha kınvanun daniyetun ve cennatin min a’nabin vez zeytune ver rummane muştebihen ve gayre muteşabih, unzuru ila semerihi iza esmere ve yen’ıh, inne fi zalikum le ayatin li kavmin yu’minun.
  100. Ve cealu lillahi şurekael cinne ve halakahum ve haraku lehu benine ve benatin bi gayri ilm, subhanehu ve teala amma yasifun.
  101. Bedius semavati vel ard, enna yekunu lehu veledun ve lem tekun lehu sahıbeh, ve halaka kulle şey’, ve huve bikulli şey’in alim.
  102. Zalikumullahu rabbukum, la ilahe illa huve, haliku kulli şey’in fa’buduh,ve huve ala kulli şey’in vekil.
  103. La tudrikuhul ebsaru ve huve yudrikul ebsar ve huvel latiful habir.
  104. Kad caekum basairu min rabbikum fe men ebsara fe li nefsih ve men amiye fe aleyha, ve ma ene aleykum bi hafiz.
  105. Ve kezalike nusarriful ayati ve li yekulu dereste ve li nubeyyinehu li kavmin ya’lemun.
  106. İttebi’ ma uhıye ileyke min rabbik, la ilahe illa huve, ve a’rıd anil muşrikin.
  107. Ve lev şaallahu ma eşreku, ve ma cealnake aleyhim hafiza, ve ma ente aleyhim bi vekil.
  108. Ve la tesubbullezine yed’une min dunillahi fe yesubbullahe adven bi gayri ilm, kezalike zeyyenna li kulli ummetin amelehum summe ila rabbihim merciuhum fe yunebbiuhum bima kanu ya’melun.
  109. Ve aksemu billahi cehde eymanihim le in caethum ayetun le yu’minunne bih, kul innemel ayatu indallahi ve ma yuş’irukum enneha iza caet la yu’minun.
  110. Ve nukallibu ef’idetehum ve ebsarehum kema lem yu’minu bihi evvele merretin ve nezeruhum fi tugyanihim ya’mehun.
  111. Ve lev ennena nezzelna ileyhimul melaikete ve kellemehumulmevta ve haşerna aleyhim kulle şey’in kubulen ma kanu li yu’minu illa en yeşaallahu ve lakinne ekserehum yechelun.
  112. Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven şeyatinel insi vel cinni, yuhi ba’duhum ila ba’dın zuhrufel kavli gurura, ve lev şae rabbuke ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun.
  113. Ve li tesga ileyhi ef’idetullezine la yu’minune bil ahıreti ve li yerdavhu ve li yakterifu ma hum mukterifun.
  114. E fe gayrallahi ebtegi hakemen ve huvellezi enzele ileykumul kitabe mufassala, vellezine ateynahumul kitabe ya’lemune ennehu munezzelun min rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mumterin.
  115. Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adla, la mubeddile li kelimatih, ve huves semiul alim.
  116. Ve in tutı’ eksere men fil ardı yudılluke an sebilillah, in yettebiune illez zanne ve in hum illa yahrusun.
  117. İnne rabbeke huve a’lemu men yadıllu an sebilih, ve huve a’lemu bil muhtedin.
  118. Fe kulu mimma zukiresmullahi aleyhi in kuntum bi ayatihi mu’minin.
  119. Ve ma lekum ella te’kulu mimma zukiresmullahi aleyhi ve kad fassale lekum ma harreme aleykum illa madturirtum ileyh, ve inne kesiren le yudıllune bi ehvaihim bi gayri ilm, inne rabbeke huve a’lemu bil mu’tedin.
  120. Ve zeru zahirel ismi ve batıneh, innellezine yeksibunel isme seyuczevne bima kanu yakterifun.
  121. Ve la te’kulu mimma lem yuzkerismullahi aleyhi ve innehu le fısk, ve inneş şeyatine le yuhune ila evliyaihim li yucadilukum ve in eta’tumuhum innekum le muşrikun.
  122. E ve men kane meyten fe ahyeynahu ve cealna lehu nuren yemşi bihi fin nasi ke men meseluhu fiz zulumati leyse bi haricin minha, kezalike zuyyine lil kafirine ma kanu ya’melun.
  123. Ve kezalike cealna fi kulli karyetin ekabire mucrimiha li yemkuru fiha, ve ma yemkurune illa bi enfusihim ve ma yeş’urun.
  124. Ve iza caethum ayetun kalu len nu’mine hatta nu’ta misle ma utiye rusulullah, allahu a’lemu haysu yec’alu risaleteh, seyusibullezine ecremu sagarun indallahi ve azabun şedidun bima kanu yemkurun.
  125. Fe men yuridillahu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islam, ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennema yassa’adu fis semai, kezalike yec’alullahur ricse alallezine la yu’minun.
  126. Ve haza sıratu rabbike mustekim, kad fassalnal ayati li kavmin yezzekkerun.
  127. Lehum darus selami inde rabbihim ve huve veliyyuhum bima kanu ya’melun.
  128. Ve yevme yahşuruhum cemia, ya ma’şerel cinni kadisteksertum minel ins ve kale evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba’duna biba’dın ve belagna ecelenellezi eccelte lena, kalen naru mesvakum halidine fiha illa ma şaallahu, inne rabbeke hakimun alim.
  129. Ve kezalike nuvelli ba’daz zalimine ba’dan bima kanu yeksibun.
  130. Ya ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussune aleykum ayati ve yunzirunekum likae yevmikum haza, kalu şehidna ala enfusina ve garrethumul hayatud dunya ve şehidu ala enfusihim ennehum kanu kafirin.
  131. Zalike en lem yekun rabbuke muhlikel kura bi zulmin ve ehluha gafilun.
  132. Ve li kullin derecatun mimma amilu, ve ma rabbukebi gafilin amma ya’melun.
  133. Ve rabbukel ganiyyu zur rahmeh, in yeşe’ yuzhibkum ve yestahlif min ba’dikum ma yeşau kema enşeekum min zurriyyeti kavmin aharin.
  134. İnne ma tuadune le atin ve ma entum bi mu’cizin.
  135. Kul ya kavmi’melu ala ma kanetikum inni amil, fe sevfe ta’lemune men tekunu lehu akıbetud dar, innehu la yuflihuz zalimun.
  136. Ve cealu lillahi mimma zeree minel harsi vel en’ami nasibenfe kalu haza lillahi bi za’mihim ve haza li şurekaina, fe ma kane li şurekaihim fe la yasılu ilallahi ve ma kane lillahi fe huve yasilu ila şurekaihim, sae ma yahkumun.
  137. Ve kezalike zeyyene li kesirin minel muşrikine katle evladihim şurekauhum li yurduhum ve li yelbisu aleyhim dinehum, ve lev şaellahu ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun.
  138. Ve kalu hazihi en’amun ve harsun hicrun la yat’amuha illa men neşau bi za’mihim ve en’amun hurrimet zuhuruha ve en’amun la yezkurunesmallahi aleyhaftiraen aleyh se yeczihim bima kanu yefterun.
  139. Ve kalu ma fi butuni hazihil en’ami halisatun li zukurina ve muharremun ala ezvacina, ve in yekun meyteten fe hum fihi şurekau, se yeczihim vasfehum, innehu hakimun alim.
  140. Kad hasirellezine katelu evladehum sefehan bi gayri ilmin ve harremu ma rezekahumullahuftiraen alallah, kad dallu ve ma kanu muhtedin.
  141. Ve huvellezi enşee cennatin ma’ruşatin ve gayre ma’ruşatin ven nahle vez zer’a muhtelifen ukuluhu vez zeytune ver rummane muteşabihen ve gayre muteşabih, kulu min semerihi iza esmere ve atu hakkahu yevme hasadihi ve la tusrifu, innehu la yuhibbul musrifin.
  142. Ve minel en’ami hamuleten ve ferşa, kulu mimma rezekakumullahu ve la tettebiu hutuvatiş şeytan,innehu lekum aduvvun mubin.
  143. Semaniyete ezvac, minad da’nisneyni ve minel ma’zisneyn, kul az zekereyni harreme emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamul unseyeyn, nebbiuni bi ilmin in kuntum sadıkin.
  144. Ve minel ibilisneyni ve minel bakarisneyn, kul az zekereyni harreme emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamul unseyeyn, em kuntum şuhedae iz vassakumullahu bi haza, fe men azlemu mimmeniftera alallahi keziben li yudillen nase bi gayri ilm, innallahe la yehdil kavmez zalimin.
  145. Kul la ecidu fi ma uhiye ileyye muharremen ala taimin yat’amuhu illa en yekune meyteten ev demen mesfuhan ev lahme hinzirin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillahi bih, fe menidturra gayre bagın ve la adin fe inne rabbeke gafurun rahim.
  146. Ve alellezine hadu harremna kulle zi zufur, ve minel bakari vel ganemi harremna aleyhim şuhumehuma illa ma hamelet zuhuruhuma evil havaya ev mahteleta bi azm, zalike cezeynahum bi bagyihim ve inna le sadikun.
  147. Fe in kezzebuke fe kul rabbukum zu rahmetin vasi’ah, ve la yureddu be’suhu anil kavmil mucrimin.
  148. Seyekulullezine eşreku lev şaallahu ma eşrekna ve la abauna ve la harremna min şey’, kezalike kezzebellezine min kablihim hatta zaku be’sena, kul hel indekum min ilmin fe tuhricuhu lena, in tettebiune illez zanne ve in entumilla tahrusun.
  149. Kul fe lillahil huccetul baligah, fe lev şae le hedakum ecmain.
  150. Kul helumme şuhedaekumullezine yeşhedune ennallahe harreme haza, fe in şehidu fe la teşhed meahum, ve la tettebi’ ehvaellezine kezzebu bi ayatina vellezine la yu’minune bil ahireti ve hum bi rabbihim ya’dilun.
  151. Kul tealev etlu ma harreme rabbukum aleykum ella tuşriku bihi şey’a, ve bil valideyni ihsana, ve la taktulu evladekum min imlak, nahnu nerzukukum ve iyyahum, ve la takrebul fevahışe ma zahere minha ve ma batan, ve la taktulun nefselleti harremallahu illa bil hakk, zalikum vassakum bihi leallekum ta’kılun.
  152. Ve la takrebu malel yetimi illa billeti hiye ahsenu hatta yebluga eşuddeh, ve evful keyle vel mizane bil kıst, la nukellifu nefsen illa vus’aha ve iza kultum fa’dilu ve lev kane za kurba, ve bi ahdillahi evfu, zalikum vassakum bihi leallekum tezekkerun.
  153. Ve enne haza sırati mustekimen fettebiuh, ve la tettebius subule fe teferreka bikum an sebilih, zalikum vassakum bihi leallekum tettekun.
  154. Summe ateyna musel kitabe tamamen alellezi ahsene ve tafsilen li kulli şey’in ve huden ve rahmeten leallehum bi likai rabbihim yu’minun.
  155. Ve haza kitabun enzelnahu mubarekun fettebiuhu vetteku leallekum turhamun.
  156. En tekulu innema unzilel kitabu ala taifeteyni min kablina ve in kunna an dirasetihim le gafilin.
  157. Ev tekulu lev enna unzile aleynel kitabu le kunna ehda minhum, fe kad caekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmeh, fe men azlemu mimmen kezzebe bi ayatillahi ve sadefe anha, se neczillezine yasdifune an ayatina suel azabi bima kanu yasdifun.
  158. Hel yanzurune illa en te’tiyehumul melaiketu ev ye’tiye rabbuke ev ye’tiye ba’du ayati rabbik, yevme ye’ti ba’du ayati rabbike la yenfeu nefsen imanuha lem tekun amenet min kablu ev kesebet fi imaniha hayra, kul intezıru inna muntezırun.
  159. İnnellezine ferreku dinehum ve kanu şiyean leste minhum fi şey’, innema emruhum ilallahi summe yunebbiuhum bima kanu yef’alun.
  160. Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha, ve men cae bis seyyieti fe la yucza illa misleha ve hum la yuzlemun.
  161. Kul inneni hedani rabbi ila sıratın mustekim dinen kıyamen millete ibrahime hanifa, ve ma kane minel muşrikin.
  162. Kul inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil alemin.
  163. La şerike leh, ve bi zalike umirtu ve ene evvelul muslimin.
  164. Kul e gayrallahi ebgi rabben ve huve rabbu kulli şey’, ve la teksibu kullu nefsin illa aleyh, ve la teziru vaziretun vizre uhra, summe ila rabbikum merciukum fe yunebbiukum bima kuntum fihi tahtelifun.
  165. Ve huvellezi cealekum halaifelardı ve refea ba’dakum fevka ba’dın derecatin li yebluvekum fi ma atakum, inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le gafurun rahim.

Enam Suresi Türkçe Dinle

Enam Suresi Türkçe Anlamı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Yine de hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk tutuyorlar.
  2. O, öyle bir yaratıcıdır ki, sizi çamurdan yarattı, sonra bir eceli bitirdi. Bir ecel de O’nun katında adlandırılmıştır. Sonra da siz daha şüphe mi ediyorsunuz?
  3. Halbuki göklerde de yerde de Allah O’dur. İçinizi de dışınızı da bilir. Daha ne yapıp kazanacağınızı da bilir.
  4. Böyle iken onlara Rablerinin ayetlerinden bir ayet gelmez ki, ondan yüz çevirmiş olmasınlar.
  5. Bunun için apaçık hak kendilerine geldiği vakit ona yalan dediler. Fakat alay etmekte oldukları şeyin haberi yakında kendilerine gelecek!
  6. Önlerinde kaç nesil, kendilerinden önce nice milletleri helak ettiğimizi görmediler mi? Bu yerde onlara, size vermediklerimizi vermiş, üzerlerine göğü bol bol bırakmış, ırmakları ayaklarının altından akar bir duruma getirmiştik. Öyle iken onları günahları yüzünden helak ettik ve arkalarından yeni bir nesil yarattık.
  7. Sana kağıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik, onlar da onu elleriyle yoklasaydılar, muhakkak o küfürlerinde inat edenler yine “Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir.” diyeceklerdi.
  8. Bir de “Şuna bir melek indirilse de görsek?” diyorlar. Eğer öyle bir melek indirseydik muhakkak iş bitirilmiş olur, kendilerine bir an bile göz açtırılmazdı!
  9. Kendisini bir melek de yapsaydık, yine onu bir erkek kılacak ve onları yine düştükleri şüpheye düşürecektik.
  10. Andolsun ki, senden önce gönderilen peygamberlerle de eğlenildi, ancak o eğlendikleri hak, o maskaralığı yapanları çepeçevre kuşatıverdi.
  11. De ki: “Yeryüzünde dolaşın da peygamberlere yalancı diyenlerin sonunun nasıl olduğunu bir görün!
  12. De ki: “Göklerde ve yerde ne varsa kimindir?” “Allah’ındır!” de. O, merhametli olmayı kendine yazdı. Muhakkak sizi varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacak. Kendilerine yazık edenler iman etmezler.
  13. Oysa gecede, gündüzde barınan herşey O’nundur. İşiten ve bilen ancak O’dur.
  14. De ki: “Göklerin ve yerin yaratanı olan Allah’tan başkasını mı dost edineceğim? Oysa O, yedirip besler, kendisi ise beslenmekten münezzehtir.” De ki: “Ben ehl-i İslamın birincisi olmakla emrolundum ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma!” buyuruldu.
  15. De ki: “Ben Rabbime isyan edecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım.”
  16. O gün kimden azap giderilirse, işte Allah onu bağışlamıştır. Ve işte apaçık kurtuluş budur.
  17. Eğer Allah sana bir keder dokundurursa (verirse), onu O’ndan başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir iyilik dokundurursa (verirse), yine O, herşeye gücü yetendir!
  18. Kullarının üstünde tam hakim O’dur. Herşeyden haberdar O’dur!
  19. De ki: “Şahitlikçe hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. Ve bu Kur’an bana vahyolundu ki, sizi ve onun ulaştığı herkesi uyarayım. Gerçekten siz, Allah’tan başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem!” De ki: “O birtek ilahtır ve gerçekten ben ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım!”
  20. Kendilerine kitap verdiğimiz milletlerin bilginleri, Peygamber’i kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine yazık edenler ancak iman getirmezler.
  21. Allah’a iftira ederek yalan uyduran veya O’nun ayetlerine yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Şüphe yok ki zalimler kurtuluşa ermezler.
  22. Hepsini mahşerde toplayacağımız, sonra da o Allah’a ortak koşanlara: “Hani nerede o Allah’a ortak saydığınız ortaklarınız?” diyeceğimiz gün,
  23. Sonra başka çare bulamayacaklar ve sadece şöyle diyecekler: “Rabbimiz Allah’a yemin ederiz ki, vallahi bizler Allah’a şirk koşanlar değildik.”
  24. Bak vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti!
  25. İçlerinden bazıları da seni Kur’an okurken dinlerler, fakat Biz, kalplerine onu zevkiyle anlamalarına engel kabuklar geçirmişizdir. Kulaklarında da bir ağırlık vardır. Bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Hatta sana geldiklerinde, seninle tartışmaya kalkışarak, o hak tanımaz kafirler: “Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir.” derler.
  26. Diğerleri ise hem ona yaklaşmaktan alıkorlar hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Böylece sadece kendilerini mahvederler, ama farkına varmazlar!
  27. Ateşin başında durdurulduklarında: “Ah! Ne olurdu geri döndürülsek de Rabbimizin ayetlerini inkar etmeyip, mü’minlerden olsaydık!” dediklerini bir görsen!
  28. Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan. Geri çevrilselerdi yine o yasaklandıkları fenalığa mutlaka döneceklerdi. Şüphesiz onlar yine yalancıdırlar.
  29. Yine dönüp: “Hayat sadece dünya hayatımızdan ibaret; biz bir daha dirilecek değiliz.” diyeceklerdi.
  30. Hem görsen onları, Rablerinin huzuruna durdukları zaman! O: “Nasıl şu gördüğünüz gerçek değil miymiş?” diyecek, onlar da: “Evet Rabbimiz hakkı için gerçek!” diyecekler. O zaman: “Küfrettiğinizin cezası olarak azabı tadın!” buyuracak.
  31. Allah’ın karşısına çıkacaklarını inkar eden kimseler gerçekten hüsrana uğramıştır. Nihayet kıyamet günü gelip ansızın kendilerini bastırıverince: “Hayatta yaptığımız hatalardan dolayı vah bize!” derler; o an ki, günahlarını sırtlanmış götürüyorlardır. Bak ne kötü yükler götürüyorlar!
  32. Dünya hayatı bir oyundan, bir oyalanmadan başka birşey değildir. Ahiret yurdu ise muhakkak Allah’tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?
  33. Andolsun ki, söyledikleri lafın seni gerçekten incittiğini biliyoruz. Ancak onların yalancı dedikleri sen değilsin. Fakat zalimler Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlar.
  34. Andolsun ki, senden önce gönderilen peygamberler de yalanlandılar. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet edilmeye karşı sabrettiler. Allah’ın sözlerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur! Allah biliyor ya, sana peygamberlerin kıssalarından haber de geldi.
  35. Eğer onların omuz dönmeleri sana ağır geliyorsa, haydi kendi kendine yerin dibine inecek bir baca veya göklere çıkacak bir merdiven arayıp da onlara bambaşka bir mucize getirmeye gücün yettiği takdirde hiç durma, bunu yap! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O halde sakın cahillerden olma!
  36. Sade işitmesi olanlar davete icabet eder. Ölülere gelince, onları Allah diriltir, sonra hepsi O’nun huzuruna çıkarılırlar.
  37. Durmuşlar: “Ona bambaşka bir mucize indirilse ya!” diyorlar. De ki: “Şüphesiz Allah’ın öyle bir mucize indirmeye gücü yeter, fakat çokları bilmezler!”
  38. Yerde debelenen hiçbir hayvan ve iki kanadı ile uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi birer ümmet olmasınlar! Biz kitapta hiçbir eksik bırakmamışızdır. Sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.
  39. Ayetlerimize yalan diyenler karanlıklar içinde bir sürü sağırlar ve dilsizlerdir. Kim dilerse Allah onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru bir yol üzerinde bulundurur.
  40. De ki: “Kendinizi bir düşünür müsünüz, Allah’ın azabı başınıza gelse veya kıyamet başınıza kopsa Allah’tan başkasına mı dua edersiniz? Eğer doğru söylüyorsanız söyleyin bakalım!”
  41. Doğrusu yalnız O’na dua edersiniz. O dilerse yalvardığınız belayı üzerinizden kaldırır ve o an O’na koştuğunuz ortakları unutursunuz.
  42. Andolsun ki, senden önce bir takım ümmetlere de peygamberler gönderdik; dinlemediler. Biz de onları yalvarıp yakarsınlar diye darlık ve sıkıntı ile cezalandırdık.
  43. Hiç olmazsa kendilerine baskımız geldiği vakit yalvarsaydılar bari. Fakat kalpleri katılaşmış, şeytan da bütün yaptıklarını kendilerine güzel göstermişti.
  44. Vakta ki yapılan uyarıları unuttular, üzerlerine herşeyin kapılarını açıverdik. Nihayet kendilerine verilen bu bolluk ve serbestlik ile tam ferahlandıkları, düzlüğe çıktıkları sırada ansızın kendilerini yakalayıverdik! Hepsi bir anda bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.
  45. Artık o zulmedip duran kavmin kökü kesilmişti. Hamdolsun o alemlerin Rabbi olan Allah’a.
  46. De ki: “Söyleyin bakayım, eğer Allah, kulaklarınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi mühürleyiverirse, Allah’tan başka hangi tanrı onu size iade edecek?” Bak Biz delillerimizi nasıl evirip çevirip türlü türlü açıklıyoruz! Sonra da onlar nasıl (yüz çevirip) geçiveriyorlar!
  47. De ki: “Kendinizi gördünüz mü? Şayet Allah’ın azabı ansızın yahut açıktan başınıza geliverse, zalimler topluluğundan başkası mı helak olur?”
  48. Biz o gönderilen peygamberleri rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Onun için kim iman edip dürüstlük yolunu tutarsa, onlara korku yoktur ve mahzun da olmayacaklardır.
  49. Ayetlerimize yalan diyenlere, yapmayı adet edindikleri fenalık yüzünden azap dokunacaktır.
  50. De ki: “Ben size “Allah’ın hazineleri benim yanımdadır.” demiyorum; gaybı da bilmem, size “Ben meleğim.” de demiyorum; ben ancak bana verilen vahye uyarım.” De ki: “Kör ile gören bir olur mu? Artık biraz düşünmez misiniz?
  51. Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur’an’la uyar. Öyleki, kendileri için O’nun huzurunda ne bir dost ne de bir şefaatçı vardır. Gerekir ki Allah’tan korkarlar.
  52. Rablerinin rızasını isteyerek, sabah-akşam O’na dua edenleri yanından kovayım deme! Sen onların hesabından sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değildirler ki, biçareleri kovup da zalimlerden olasın.
  53. Böylece bazılarını bazısıyla fitneye düşürmüşüzdür ki: “A!.. Şunlar mı o Allah’ın aramızdan lütfunu layık gördüğü kimseler?” desinler. Allah şükreden kullarını daha iyi bilen değil midir?
  54. Ayetlerimize iman edenler, yanına geldikleri zaman de ki: “Selam sizlere! Rabbiniz kendine rahmeti yazdı. Sizden kim bir cahillikle bir kötülük yapmış, sonra arkasından tevbe edip düzelmiş ise, ona karşı bağışlayan, esirgeyendir.
  55. Daha böyle ayetlerimizi açıklayacağız hem de suçluların yolu seçilsin diye.
  56. De ki: “Ben sizin Allah’tan başka taptıklarınıza ibadet etmekten men edildim!” De ki: “Ben sizin çarpık arzularınıza uymam. O zaman şaşırmış ve doğru yoldan gidenlerden olmamış olurum.”
  57. De ki: “Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım, siz ise O’na yalan dediniz. Çabuk gelmesini istediğiniz azap benim elimde değil; hüküm ancak Allah’ındır. Gerçeği O anlatır. Hem O, gerçeği batıldan ayırt edenlerin en iyisidir.
  58. De ki: “O çabuk gelmesini istediğiniz azap benim elimde olsaydı, aramızdaki iş çoktan sonuçlanmış olurdu. Bununla beraber Allah haksızları daha iyi bilir.”
  59. Gaybın anahtarları O’nun yanındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde ne varsa yine O bilir. Bir yaprak düşmez ve yerin karanlıklarına bir tane gitmez ki O bilmesin. Yaş ve kuru hiçbir şey yoktur ki, o herşeyi açıklayan kitapta bulunmasın.
  60. O’dur sizleri geceleyin kendinizden geçiren, bununla beraber gündüz kazandıklarınızı bilen, sonra belirlenmiş olan bir ecel (ölüm süreci) tamamlansın diye gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran. Sonra O’nadır yine dönüşünüz. Sonra size neler yaptığınızı haber verecektir.
  61. O, kulları üzerinde hükümranlığını sürdürür ve üzerinize hareketlerinizi kaydeden koruyucular gönderir. Sonunda birinize ölüm geldiği vakit, gönderdiğimiz ve görevlerinde kusur yapmayan melekler canını alırlar.
  62. Sonra o vefat edenler Mevlaları Allah’a döndürülürler. İyi bilin ki, hüküm O’nundur ve O, hesap görenlerin en sür’atlisidir.
  63. De ki: “Karanın, denizin karanlıklarından, gizliden gizliye yalvara yalvara: “Ahdimiz olsun eğer bizi kurtarırsan, hiç şüphesiz şükredenlerden oluruz.” dediğinizde kim kurtarır sizi?
  64. De ki: “Allah kurtarır sizi ondan ve her sıkıntıdan, sonra da siz yine ortak koşarsınız.”
  65. De ki: “O’nun size üstünüzden veya altınızdan bir azap salıvermeye yahut sizi birbirinize katıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter.” Bak, ayetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, gereği gibi anlasınlar.
  66. Bu böyle gerçek iken, kavmin bu (Kur’an)’a yalan dediler. De ki: “Ben sizin vekiliniz değilim.”
  67. Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır. Artık ileride anlarsınız.
  68. Ayetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakit, kendilerinden yüz çevir, ta ki başka bir söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk, o zalimler topluluğu ile beraber olma!
  69. Allah’tan korkanlara onların hesabından bir sorumluluk yoktur, ancak bir uyarı olur da belki sakınırlar.
  70. Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının kendilerini aldattığı kimseleri bırak! Bu vesile ile şunu da ihtar et ki: “Bir kimse yaptıkları yüzünden azabın pençesine düşmeye görsün, o zaman Allah’ın yüce huzurunda O’ndan başka ne bir koruyucu, ne de bir şefaatçi bulunur. Her türlü fidyeyi denkleştirse bile kabul edilmez. Onlar azabın pençesine düşmüş kimselerdir. Nankörlük ettiklerinden dolayı onlara kaynar sudan bir içecek ve gayet acı bir azap vardır.
  71. De ki: “Biz hiç Allah’ı bırakıp da bize ne fayda, ne de zarar vermeyecek nesnelere yalvarır mıyız? Ve Allah bizi hidayetine kavuşturmuş iken ardımıza (şirke) döner miyiz? Arkadaşları, bize gel, diye doğru yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp, şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri o avanak kimse gibi. De ki: “Allah’ın hidayet yolu doğru yolun ta kendisidir. Ve biz alemlerin Rabbine teslimiyet göstermekle emrolunduk.”
  72. Bir de: “Namazı kılın ve O’ndan korkun!” Haşrolunup varacağınız O!
  73. Gökleri ve yeri yerli yerince yaratan O! “Ol!” diyeceği gün, o da oluverir. O’nun sözü haktır. Sura üfleneceği gün de mülk O’nundur. Görülmeyeni de, görüleni de bilen, hikmet sahibi O’dur. Herşeyden haberdar da O’dur.
  74. Vaktiyle İbrahim babası Azer’e: “Sen putları bir sürü tanrılar ediniyorsun öyle mi? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum.” demişti.
  75. Böylece İbrahim’e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
  76. Üzerini gece kaplayınca bir yıldız gördü: “Bu imiş Rabbim!” dedi. Batıverince de: “Ben böyle batanları sevmem.” dedi.
  77. Ay’ı doğarken görünce: “Bu imiş Rabbim!” dedi. Batınca da: “Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermemiş olsaydı, muhakkak ki, şu şaşkın topluluktan biri olacakmışım.” dedi.
  78. Güneşi doğmak üzere görünce: “Bu imiş Rabbim, bu hepsinden büyük!” dedi. O da batınca: “Ey kavmim, haberiniz olsun, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım!”
  79. “Ben, her dinden geçip yalnız hakka eğilerek yüzümü o gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” dedi.
  80. Kavmi de onunla tartışmaya kalkıştı. O da dedi ki: “Bana hakikatı doğrudan doğruya gösterdiği halde Allah hakkında benimle mücadeleye mi kalkışıyorsunuz? Sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden ise, ben hiçbir zaman korkmam. Rabbim dilemedikçe onlar bana hiçbir şey yapamaz. Rabbimin ilmi, herşeyi kuşatmıştır. Artık iyice bir düşünmez misiniz?
  81. Hem nasıl olur da ben Allah’a koştuğunuz ortaklardan korkarım; baksanıza siz, Allah’ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmazken! Şu halde korkudan emin olmaya iki taraftan hangisi daha layık? Eğer biliyorsanız söyleyin.
  82. İman edip de imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayan kimseler, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler de onlardır.
  83. Bu, kavmine karşı Bizim İbrahim’e vermiş olduğumuz hüccetimizdir. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, herşeyi bilendir.
  84. Bundan başka ona İshak ve Ya’kub’u ihsan ettik ve herbirini hidayete erdirdik. Nuh’u da daha önce hidayete erdirmiştik, onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı, Harun’u da… İşte iyi işler yapanları böyle mükafatlandırırız.
  85. Zekeriyya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da… Hepsi iyilerdendir.
  86. İsmail’i, Elyesa’ı, Yunus’u ve Lut’u da… Herbirini alemlerin üstüne geçirdik.
  87. Atalarından, soylarından ve kardeşlerinden bir kısmını da… Bunların hepsini seçtik ve bir doğru yola hidayetçi kıldık.
  88. İşte bu yol Allah yoludur. O, kullarından dilediğine hidayet eyler. Eğer bunlar Allah’a ortak koşmuş olsalardı, bütün yaptıkları boşa gitmiş olurdu.
  89. İşte bunlar, kendilerine kitap, hüküm ve peygamberlik verdiğimiz kimseler! Şimdi şu karşıdakiler buna inanmıyorlarsa, yerlerine bunları inkar etmeyen bir milleti getirmişizdir!
  90. İşte o peygamberler, Allah’ın kendilerini doğrudan yola eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü! De ki: “Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O Kur’an sadece alemleri irşad için ilahi bir hatıradır.”
  91. Allah insana hiçbir şey indirmemiştir. demekle, Allah’ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: “Musa’nın insanlara bir nur ve hidayet olmak üzere getirdiği Kitab’ı kim indirdi? -Ki siz onu parça parça kağıtlar haline getiriyor ve bunları ortaya atıyorsunuz ama bir çoğunu gizliyorsunuz.- Bununla beraber şimdi size -ne sizin, ne atalarınızın- bilmediği hakikatler öğretilmekte. (Onlara cevaben): “Allah.” de, sonra bırak onları daldıkları batakta oynayıp dursunlar.
  92. İşte bu da bizim indirdiğimiz bir kitap! Feyiz bereketi dünyayı tutacak; bu tasdik etmedikçe önceki kitaplar muteber olmayacak. Bir de Mekke ve çevresindekileri uyarsın diye indirmişizdir. Ahirete inananlar, buna da iman ederler. Ve onlar namazlarını devamlı kılarlar.
  93. Allah’a karşı yalan uyduran veya kendisine birşey vahyedilmişken: “Bana vahiy geliyor!” diyen kimseden, bir de: “Allah’ın indirdiği ayetler gibi ben de indireceğim!” diyenden daha zalim kim olabilir? O zalimlerin halini ölümün şiddetli dalgaları içinde boğulurken bir görsen! Melekler, ellerini kendilerine uzatıp: “Haydi bakalım çıkarın canınızı! Bugün zillet azabı ile cezalandırılacaksınız; Allah’a karşı doğru olmayanı söylediğinizden ve Allah’ın ayetlerine karşı kibirli davranmanızdan dolayı!” derler.
  94. Andolsun ki Bize, ilk defa yarattığımız gibi, işte teker teker geldiniz. Ve size verip hayaline daldırdığımız servetleri arkalarınızın gerisine bıraktınız. Hani o sizin var oluşunuzda Allah’ın ortakları olduğunu yanlış yere sandığınız şefaatçıları yanınızda görmüyoruz? Gördünüz ya aranızdaki bağlar büsbütün koptu ve güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir.
  95. Tane ve çekirdekleri Allah pörtletir. Ölüden diri, diriden ölü çıkarır. İşte size söylüyorum Allah O’dur. Şimdi söyleyin nereden çevriliyorsunuz?
  96. Tan attırıp sabahı çıkaran O’dur. Geceyi dinlenme zamanı, güneş ile ayı da vakit ölçüsü yapmıştır. İşte bu, o güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir.
  97. Kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu doğrultmanız için size yıldızları sebep kılan O’dur. Gerçekten Biz ayetlerimizi, anlayan bir topluluk için açıkladık.
  98. Sizi bir tek candan yaratan O’dur. Demek ki, bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Gerçekten, ayetlerimizi ince anlayışlı olanlar için açıkladık.
  99. Gökten su indiren de O’dur. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş taneler çıkarırız, hurma ağacının tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve narı da çıkardık. Bunların kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bakın herbirinin meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de olgunlaşmasına. Şüphesiz şu size gönderilende inananlar için bir çok ibretler vardır.
  100. Bir de tutup cinleri (gizli yaratıkları) -onları yarattığı halde- Allah’a ortak koştular. Bundan başka bir de O’na oğullar ve kızlar saçmaladılar, ne dediklerini bildikleri yok. O’nun yüce zatı, onların vasıflamalarından münezzeh ve yücedir.
  101. Göklerin ve yerin örneksiz yaratıcısı O’dur. Eşi olması mümkün değilken O’nun çocuğu nasıl düşünülebilir. O, herşeyi yaratmıştır ve herşeyi bilendir.
  102. İşte bu vasıflara sahip olan Allah’tır Rabbiniz. O’ndan başka tanrı yoktur. Herşeyin yaratıcısı O’dur. O halde O’na kulluk edin, herşeye karşı dayanılacak vekil de O’dur.
  103. O’nu gözler algılamaz, O ise bütün gözleri idrak eder. O öyle latif ve öyle herşeyden haberdardır.
  104. Gerçekten Rabbinizden size birçok deliller geldi, artık kim gözünü açarak onları görürse kendi lehine, kim de körlük ederse, kendi aleyhinedir. Ve o durumda ben sizin bekçiniz değilim.
  105. İşte ayetleri böyle çeşitli şekillerde sunuyoruz ki, o körlük edenler sana: “Bunları bir yerlerden okuyup öğrenmişsin.” desinler, hem de onu bilen bir toplum için iyice açıklayalım.
  106. Rabbinden sana ne vahyolunuyorsa ona uy! O’ndan başka tanrı yoktur. Sen müşriklere bakma!
  107. Allah dileseydi onlar Allah’a ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine gözcü göndermedik, sen onlara vekil de değilsin!
  108. Buna rağmen onların Allah’tan başka taptıklarına sövmeyin ki, onlar da cahillikle Allah’a sövmesinler. Her millete yaptıklarını böyle güzel göstermişizdir. Sonra hep dönüp Allah’a varacaklar. O zaman O, kendilerine ne yaptıklarını tamamen haber verecek.
  109. Bir de onlar en ağır yeminleriyle Allah’a yemin ediyorlar ki kendilerine bambaşka bir mucize gelseymiş, muhakkak ona inanacaklarmış. De ki: “Mucizeler ancak Allah katındadır!” Onlara mucizeler geldiğinde de iman etmeyeceklerini siz nereden bileceksiniz.
  110. Biz onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz. Önceden buna iman etmedikleri gibi bırakıveririz kendilerini azgınlıkları içinde körü körüne bocalar giderler.
  111. Biz onlara, dedikleri gibi melekler indirmiş olsak da ölüler kendileriyle konuşsa da bütün varlıkları karşılarında kümeler halinde toplasak da, Allah dilemedikçe iman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu bu gerçeği bilmezler.
  112. Böylece Biz, her peygambere insanların ve cinlerin şeytanlarını düşman etmişizdir; bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi bunları yapmazlardı. O halde onları iftiraları ile başbaşa bırak!
  113. Bir de ahirete inanmayanların gönülleri o yaldızlı söze meyletsin, ondan hoşlansınlar ve onların işlediği günahları işlesinler diye yaldızlı söz fısıldarlar.
  114. Şimdi de Allah size kitabı, içinde herşey inceden inceye açıklanmış olarak göndermişken Allah’tan başkasını mı hakem isteyeceğim? Kendilerine kitap verdiklerimiz de bilirler ki, o tamamıyla gerçek olarak Rabbin tarafından indirilmiştir. Sakın şüphelenenlerden olma!
  115. Rabbinin sözü, doğrulukça da adaletçe de tam kemalindedir. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.
  116. Yer(yüzün)dekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar yalnızca zannın ardından gider ve sade atarlar.
  117. Şüphesiz Rabbin kimin yolundan saptığını en iyi bilendir, doğru yoldan gidenleri en iyi bilen de O’dur.
  118. O halde eğer O’nun ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah’ın adı anılmış olanlardan yiyin.
  119. O, size, çaresiz kaldığınız haller dışında, yasakladığı şeylerin tümünü ayrıntılı olarak bildirmişken, üzerine Allah’ın adı anılmış olanlardan niye yemeyeceksiniz? Evet, birçokları bildiklerinden değil, yalnızca çarpık arzularıyla insanları sapıklığa düşürüyorlar. Şüphesiz o ölçüyü aşanları en iyi bilen Rabbindir.
  120. Günahın açığını da gizlisini de bırakın, çünkü günah kazananlar, yarın kazandıkları günahın cezasını kesinlikle çekeceklerdir.
  121. Üzerlerine Allah’ın adı anılmamış olanlardan yemeyin; çünkü o, kesinlikle Allah’ın emrinden çıkmaktır. Bununla birlikte şeytanlar kendi dostlarına sizinle tartışmaları için mutlaka telkinde bulunacaklardır. Eğer onlara uyarsanız, şüphesiz siz de Allah’a ortak koşanlardan olursunuz.
  122. Ölü iken dirilttiğimiz, insanlar arasında yürümesini sağlayan bir aydınlık verdiğimiz kişi, içinden çıkamayacağı karanlıklarda kalan kişi gibi olur mu hiç? Fakat kafirlere yaptıkları işler öyle yaldızlı gösterilmektedir.
  123. Böylece her şehirde o şehrin günahkarlarının büyüklerini, orada hilekarlık yapsınlar diye, işbaşında bulundurmaktayız. Oysa onlar, hilekarlığı başkalarına değil, kendilerine yapıyorlar da farkına varamıyorlar.
  124. Onlara bir ayet geldiği zaman, “Allah’ın peygamberlerine verilen peygamberlik aynen bizlere verilmedikçe sana asla inanmayacağız.” diyorlar. Allah, peygamberliğini kime vereceğini en iyi bilendir. Hilekarlıklarından dolayı, öyle günahkarlara, yarın Allah yanında hem bir küçüklük hem de çok çetin bir azap isabet edecek.
  125. Allah, her kimi doğru yola erdirmek isterse, onun gönlünü islama açar. Her kimi de sapıklığa bırakmak isterse onun kalbini daraltır, öyle sıkıştırır ki, sanırsın öfkesinden göğe çıkacak. Allah imana gelmeyenleri o murdarlık içinde hep böyle bırakır.
  126. Bu islamiyet, doğrudan doğruya Rabbinin yoludur. Gerçekten aklını başına alacak bir kavme ayetleri ayrıntılarıyla açıkladık.
  127. Rablerinin katında “Selam yurdu” onlarındır. Bütün yapacakları işlerde kendilerinin velisi de O’dur.
  128. Onların hepsini toplayıp bir araya getireceği gün: “Ey cin topluluğu, gerçekten şu insanlara çok çektirdiniz!” diyecek, insanlardan onların yardakçıları da: “Ey Rabbimiz, biz birbirimizden yararlandık ve bizim için kararlaştırdığın ecele ulaştık.” diyecekler. Allah: “Sizin ikametgahınız, Allah’ın dilediği zamanlardan başka, ebedi kalmak üzere ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, herşeyi bilendir.”
  129. İşte Biz, işleyip kazandıkları günahlardan dolayı zalimlerden kimini kimine dost ederiz.
  130. Ey cin ve insan topluluğu, size ayetlerimizi anlatan ve bu gününüzün geleceğini haber veren peygamberler gelmedi mi? Onlar: “Ey Rabbimiz, biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” diyecekler. Dünya hayatı onları aldattı da kendi aleyhlerine kafir olduklarına şahitlik ettiler.
  131. Bu, Rabbinin ülkeleri onların halkı habersiz iken, yani onları uyarmadan haksız yere helak edici olmamasından ileri gelmektedir.
  132. Herkesin yaptıklarından dolayı dereceler vardır. Rabbin ne yaptıklarından habersiz de değildir.
  133. Rabbin zengindir, merhametlidir. Yoksa, dilerse, sizi ortadan kaldırır ve nasıl ki, sizi başka bir kavmin soyundan getirdi ise, arkanızdan yerinize dilediğini getirir.
  134. Size yapılan tehdit, kesinlikle başınıza gelecektir; siz onun önüne geçemezsiniz.
  135. De ki: “Ey kavmim, yapacağınızı bütün kuvvetinizle yapın, ben görevimi yapıyorum. Artık yakında dünya evinin sonunun kimin olacağını bileceksiniz. Şu kesindir ki, zalimler arzularına eremeyeceklerdir.”
  136. Tutup Allah’ın yarattığı ekin ve davardan ona bir pay ayırdılar ve kendi yanlış kanaatlerince: “Bu Allah için, bu da ortaklarımız için.” dediler. Fakat ortakları için olanlar Allah tarafına geçmez, Allah için ayrılmış olan ise, ortaklarının tarafına geçer. Ne kötü hüküm yürütüyorlar!
  137. Yine bunun gibi, Allah’a ortak koşanlardan çoğuna çocuklarını öldürmeyi de o taptıkları ortaklar, hem onları helak etmek hem de dinlerini karma karışık etmek için iyi birşeymiş gibi gösterdiler. Allah dileseydi, bunu yapmazlardı. O halde onları uydurdukları kanunlarla başbaşa bırak ne halleri varsa görsünler.
  138. Onlar bozuk kanaatleriyle: “Şunlar ilişilmez hayvanlar ve ekinlerdir. Onları, ancak dilediğimiz kişilere yedireceğiz. Şunlar da sırtlarına binilmesi ve yük taşınması haram edilmiş hayvanlardır.” dediler. Diğer bir takım hayvanları da Allah’ın adını anmadan keserler. Bütün bunları Allah’a iftira ederek yaparlar. İftira etmeleri yüzünden Allah yakında cezalarını verecek.
  139. Birde: “Şu hayvanların karnındaki yavrular, sadece erkeklerimize ait olup kadınlarımıza haramdır. Eğer ölü doğarsa hepsi ona ortaktırlar.” dediler. Allah, onlara bu isnatlarının cezasını yakında verecektir. Muhakkak O, hikmet sahibidir, herşeyi bilendir.
  140. Bilgisizlik ve düşüncesizlikle çocuklarını öldürenler ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği nimetleri, Allah’a iftira ederek yasaklayanlar, kesinlikle zarar ettiler. Şüphesiz onlar, yanlış gittiler ve hiçbir zaman muvaffak olamadılar.
  141. O çardaklı ve çardaksız cennet misali bağları, tatları ve yemişleri birbirinden farklı ekinleri, hurmaları, zeytinleri, narları, birbirine hem benzer hem benzemez bir şekilde yaratan hep O’dur. Her biri ürün verdiğinde meyvelerinden yiyin. Hasat ve toplama zamanında hakkını da verin, israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez.
  142. Hayvanlardan gerek yük taşıyıcıları, gerekse sergi yapmakta yararlanılacakları yaratan da O’dur. Allah’ın size verdiği rızıklardan yiyin, fakat şeytanın adımlarına uymayın; çünkü o, sizin için açık bir düşmandır.
  143. Sekiz çift yarattı: Bir çift koyun, bir çift keçi. De ki: “İki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerindekini mi haram etti? Eğer doğru söylüyorsanız, bana ilme dayalı bir biçimde haber verin!”
  144. Deveden bir çift sığırdan da. De ki: “İki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerindekini mi haram etti? Yoksa, Allah size bu yasaklamayı emrederken, siz orada mıydınız?” Öyle gerçeği bilmeden insanları yoldan çıkarmak için uydurduğu yalanı Allah’ın üstüne atandan daha zalim kim olabilir? Kesinlikle Allah, zalimleri doğru yola çıkarmaz.
  145. De ki: “Bana vahyolunanlar arasında, ölü, dökülen kan, pisliğin ta kendisi olan domuz eti veya Allah’tan başkasının adı anılarak açık bir günahla kesilmiş hayvandan başkasını, yiyecek bir adama haram kılınmış birşey bulmuyorum. Her kim çaresiz kalırsa, başka bir çaresizin hakkına tecavüz etmek ve zorunlu miktarı aşmamak şartıyla, bunlardan yiyebilir; çünkü Rabbin gerçekten bağışlayan ve merhamet edendir.
  146. Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram ettik. Bir de bunlara sığır ve koyunun, sırtlarında, barsakları üzerinde veya kemiklere yapışık kuyruk kısmının dışındaki yağlarını da haram ettik. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza yaptık. Şüphesiz Biz, her hususta doğru söyleriz.
  147. Eğer seni yalanlamaya yeltenirlerse, de ki: “Rabbiniz bitmez tükenmez bir rahmet sahibidir, fakat O’nun kahrı günahkarlar topluluğundan geri çevrilemez.
  148. Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de babalarımız O’na ortak koşardık; hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Bunlardan öncekiler de Bizim azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanlamışlardı. Onlara de ki: “İlim denilecek birşeyiniz var mı ki, bize çıkarasınız? Siz sadece bir zannın ardından gidiyorsunuz ve siz yalnızca atıp tutuyorsunuz.”
  149. De ki: “Kesin ve açık delil ancak Allah’ındır. O, dileseydi, sizi hep birden doğru yola iletirdi.”
  150. De ki: “Haydi, Allah’ın bunu haram kıldığına şahitlik edecek şahitlerinizi getirin!” Eğer gelir, şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme, ayetlerimizi yalanlayanların, o ahirete inanmayanların çarpık arzularına uyma! Nasıl uyarsın ki, onlar Rablerine başkasını denk tutuyorlar.
  151. De ki: “Gelin, size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım! O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, babanıza annenize iyilikten ayrılmayın, yoksulluk yüzünden çocuklarınızı öldürmeyin; zira sizin de onların da rızkını Biz veririz, kötülüklerin açığına da gizlisine de yanaşmayın, Allah’ın muhterem kıldığı cana haksız yere kıymayın. İşte duydunuz ya, O, size düşünesiniz diye bunları emretti!”
  152. Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar en güzel şekilden başka türlü yaklaşmayın; ölçeği ve tartıyı tam ve denk tutun. Biz, hiçbir kimseye gücünün yettiğinden başkasını teklif etmeyiz. Söz sahibi olduğunuz zaman yakınlarınıza ait de olsa adaleti gözetin. Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin. Duydunuz ya, O, düşünüp tutasınız diye bunları size emretti.
  153. Bir de bu Benim dosdoğru yolumdur; hep onu takip edin, sizi onun yolundan saptırıp parçalayacak başka yolları takip etmeyin! Duydunuz ya, O, korunup takva sahibi olasınız diye bunları size emretti.
  154. Sonra Siz, Musa’ya, güzelce tatbik edene nimetlerimizi tamamlamak, herşeyi detaylı açıklamak, doğru yolu göstermek ve rahmet olmak üzere o kitabı verdik ki, Rablerine kavuşacaklarına inansınlar…
  155. Bu ise indirdiğimiz tam, çok mübarek bir kitaptır. Bundan böyle buna uyun ve korunun ki, rahmetimize eresiniz.
  156. Ve: “Bizden önce kitap yalnız iki topluluğa indirildi. Doğrusu biz, onlar gibi okuyup anlamaktan habersiziz.” demeyesiniz.
  157. Yahut: “Eğer bize kitap indirilmiş olsaydı, herhalde onlardan daha çok muvaffak olurduk.” demeyesiniz diye. İşte size Rabbinizden apaçık bir delil, bir hidayet ve rahmet geldi. Artık Allah’ın ayetlerini inkar edenden ve onlardan alıkoymaya kalkışandan daha zalim kim olabilir? Elbette Biz, o ayetlerimizi engellemeye yeltenenleri, bu suçları sebebiyle, en müthiş bir azapla cezalandıracağız.
  158. Onlar, ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rablerinin bir takım alametlerinin gelmesini gözetliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış bir kimseye o günkü imanı hiçbir yarar sağlamaz. De ki: “Gözetin! Çünkü biz de şüphesiz gözetiyoruz.”
  159. Dinlerini parça parça edip ayrı ayrı gruplara ayrılanlarla senin hiçbir alakan yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra O, kendilerine ne yaptıklarını haber verir.
  160. Kim bir iyilik ile gelirse, ona on katı verilir. Kim de bir kötülük ile gelirse, yalnızca onun karşılığı ile cezalandırılır ve hiçbirine haksızlık edilmez.
  161. De ki: “Beni Rabbim, şüphesiz dosdoğru bir yola, gerçek ve daima ayakta olan bir dine, başka dinlerden sıyrılıp yalnız hakka yönelen İbrahim’in tertemiz dinine iletti. O, hiçbir zaman Allah’a ortak koşanlardan olmadı.”
  162. De ki: “Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm kesinlikle hep o alemlerin Rabbı olan Allah içindir.
  163. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben, bununla emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.”
  164. De ki: “Allah, herşeyin Rabbı iken ben hiç O’ndan başka Rab mi isterim? Herkesin kazandığı ancak kendi boynuna geçer (sorumluluğunu gerektirir). Hiçbir günahkar başkasının günahını taşımaz. Sonra hep dönüp Rabbinize varacaksınız. O vakit O, size ayrılığa düştüğünüz gerçeği haber verecektir.
  165. O, sizi yeryüzünün halifeleri yapan ve sizleri verdiği şeylerle denemek için kiminizi kiminize üstün kılandır. Şüphe yok ki, Rabbin çabuk cezalandıran ve yine şüphe yok ki, O tek bağışlayan, tek merhamet edendir.

Yorum gönder