Enfal Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Enfal Suresi Arapça Okunuşu

Enfal Suresi Arapça Dinle

Enfal Suresi Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

  1. Yes’eluneke anil enfal, kulil enfalu lillahi ver resul, fettekullahe ve aslihu zate beynikum ve etiullahe ve resulehu in kuntum mu’minin.
  2. İnnemel mu’minunellezine iza zukirallahu vecilet kulubuhum ve iza tuliyet aleyhim ayatuhu zadethum imanen ve ala rabbihim yetevekkelun.
  3. Ellezine yukimunes salate ve mimma razaknahum yunfikun.
  4. Ulaike humul mu’minune hakka, lehum derecatun inde rabbihim ve magfiretun ve rızkun kerim.
  5. Kema ahreceke rabbuke min beytike bil hakkı ve inne ferikan minel mu’minine le karihun.
  6. Yucadiluneke fil hakkı ba’de ma tebeyyene ke ennema yusakune ilel mevti ve hum yanzurun.
  7. Ve iz yaıdukumullahu ihdet taifeteyni enneha lekum, ve teveddune enne gayre zatiş şevketi tekunu lekum, ve yuridullahu en yuhıkkal hakka bi kelimatihi ve yaktaa dabirel kafirin.
  8. Li yuhıkkal hakka ve yubtılel batıle ve lev kerihel mucrimun.
  9. İz testegisune rabbekum festecabe lekum enni mumiddukum bi elfin minel melaiketi murdifin.
  10. Ve ma cealehullahu illa buşra ve li tatmainne bihi kulubukum ve men nasru illa min indillah, innallahe azizun hakim.
  11. İz yugaşşikumun nuase emeneten minhu ve yunezzilu aleykum mines semai maen li yutahhirekum bihi ve yuzhibe ankum riczeş şeytani ve li yerbıta ala kulubikum ve yusebbite bihil akdam.
  12. İz yuhi rabbuke ilel melaiketi enni meakum fe sebbitullezine amenu, seulki fi kulubillezine keferur ru’be fadribu fevkal a’nakı vadribu minhum kulle benan.
  13. Zalike bi ennehum şakkullahe ve resuluh, ve men yuşakıkıllahe ve resulehu fe innallahe şedidul ikab.
  14. Zalikum fe zukuhu ve enne lil kafirine azaben nar.
  15. Ya eyyuhellezine amenu iza lekitumullezine keferu zahfen fe la tuvelluhumul edbar.
  16. Ve men yuvellihim yevmeizin duburehu illa muteharrifen li kıtalin ev mutehayyizen ila fietin fe kad bae bi gadabin minallahi ve me’vahu cehennem, ve bi’sel masir.
  17. Fe lem taktuluhum ve lakinnallahe katelehum, ve ma remeyte iz remeyte ve lakinnallahe rema, ve li yubliyel mu’minine minhu belaen hasena, innallahe semiun alim.
  18. Zalikum ve ennallahe muhinu keydil kafirin.
  19. İn testeftihu fe kad caekumul feth, ve in tentehu fe huve hayrun lekum, ve in teudu naud, ve len tugniye ankum fietukum şey’en ve lev kesuret ve ennallahe meal mu’minin.
  20. Ya eyyuhellezine amenu etiullahe ve resulehu ve la tevellev anhu ve entum tesmeun.
  21. Ve la tekunu kellezine kalu semi’na ve hum la yesmeun.
  22. İnne şerred devabbi indallahis summul bukmullezine la ya’kılun.
  23. Ve lev alimallahu fi him hayren le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu’ridune.
  24. Ya eyyuhellezine amenustecibu lillahi ve lir resuli iza deakum lima yuhyikum, va’lemu ennallahe yehulu beynel mer’i ve kalbihi ve ennehu ileyhi tuhşerun.
  25. Vetteku fitneten la tusibennellezine zalemu minkum hassah, va’lemu ennallahe şedidul ikab.
  26. Vezkuru iz entum kalilun mustad’afune fil ardı tehafune en yetehattafekumun nasu fe avakum ve eyyedekum bi nasrihi ve rezekakum minet tayyibati leallekum teşkurun.
  27. Ya eyyuhellezine amenu la tehunullahe ver resule ve tehunu emanatikum ve entum ta’lemun.
  28. Va’lemu ennema emvalukum ve evladukum fitnetun ve ennallahe indehu ecrun azim.
  29. Ya eyyuhellezine amenu in tettekullahe yec’al lekum furkanen ve yukeffir ankum seyyiatikum ve yagfir lekum, vallahu zul fadlil azim.
  30. Ve iz yemkuru bikellezine keferu li yusbituke ev yaktuluke ev yuhricuk ve yemkurune ve yemkurullah, vallahu hayrul makirin.
  31. Ve iza tutla aleyhim ayatuna kalu kad semi’na lev neşau le kulna misle haza in haza illa esatirul evvelin.
  32. Ve iz kalullahumme in kane haza huvel hakka min indike fe emtir aleyna hıcareten mines semai evi’tina bi azabin elim.
  33. Ve ma kanallahu li yuazzibehum ve ente fihim, ve ma kanallahu muazzibehum ve hum yestagfirun.
  34. Ve ma lehum ella yuazzibehumullahu ve hum yasuddune anil mescidil harami ve ma kanu evliyaehu, in evliyauhu illel muttekune ve lakinne ekserehum la ya’lemun.
  35. Ve ma kane salatuhum indel beyti illa mukaen ve tasdiyeh, fe zukul azabe bima kuntum tekfurun.
  36. İnnellezine keferu yunfikune emvalehum li yesuddu an sebilillah, fe seyunfikuneha summe tekunu aleyhim hasreten summe yuglebun, vellezine keferu ila cehenneme yuhşerun.
  37. Li yemizallahul habise minet tayyibi ve yec’alel habise ba’dahu ala ba’dın fe yerkumehu cemian fe yec’alehu fi cehennem, ulaike humul hasirun.
  38. Kul lillezine keferu in yentehu yugfer lehum ma kad selef, ve in yeudu fe kad madat sunnetul evvelin.
  39. Ve katiluhum hatta la tekune fitnetun ve yekuned dinu kulluhu lillahi, fe inintehev fe innallahe bima ya’melune basir.
  40. Ve in tevellev fa’lemu ennallahe mevlakum, ni’mel mevla ve ni’men nasir.
  41. Va’lemu ennema ganimtum min şey’in fe enne lillahi humusehu ve lir resuli ve li zil kurba vel yetama vel mesakini vebnis sebili in kuntum amentum billahi ve ma enzelna ala abdina yevmel furkani yevmettekal cem’an, vallahu ala kulli şey’in kadir.
  42. İz entum bil udvetid dunya ve hum bil udvetil kusva verrekbu esfele minkum, ve lev tevaadtum lahteleftum fil miadi ve lakin li yakdiyallahu emren kane mef’ulen li yehlike men heleke an beyyinetin ve yahya men hayye an beyyineh, ve innallahe le semi’un alim.
  43. İz yurikehumullahu fi menamike kalilen, ve lev erakehum kesiren le feşiltum ve le tenaza’tum fil emri ve lakinnallahe sellem, innehu alimun bi zatis sudur.
  44. Ve iz yurikumuhum iziltekaytum fi a’yunikum kalilen ve yukallilukum fi a’yunihim li yakdıyallahu emren kane mef’ula, ve ilallahi turceul umur.
  45. Ya eyyuhellezine amenu iza lekitum fieten fesbutu vezkurullahe kesiren leallekum tuflihun.
  46. Ve etiullahe ve resulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve tezhebe rihukum vasbiru, innallahe meas sabirin.
  47. Ve la tekunu kellezine harecu min diyarihim bataran ve riaen nasi ve yasuddune an sebilillah, vallahu bima ya’melune muhit.
  48. Ve iz zeyyene lehumuş şeytanu a’malehum ve kale la galibe lekumul yevme minen nasi ve inni carun lekum, fe lemma teraetil fietani nekesa ala akıbeyhi ve kale inni beriun minkum inni era ma la terevne inni ehafullah, vallahu şedidul ıkab.
  49. İz yekulul munafikune vellezine fi kulubihim maradun garrehaulai dinuhum, ve men yetevekkel alallahi fe innallahe azizun hakim.
  50. Ve lev tera iz yeteveffellezine keferul melaiketu yadrıbune vucuhehum ve edbarehum, ve zuku azabel harik.
  51. Zalike bima kaddemet eydikum ve ennallahe leyse bi zallamin lil abid.
  52. Ke de’bi ali fir’avne vellezine min kablihim, keferu bi ayatillahi fe ehazehumullahu bi zunubihim, innallahe kaviyyun şedidul ıkab.
  53. Zalike biennallahe lem yeku mugayyiren ni’meten en’ameha ala kavmin hatta yugayyiru ma bi enfusihim ve ennallahe semiun alim.
  54. Ke de’bi ali fir’avne vellezine min kablihim, kezzebu biayati rabbihim, fe ehleknahum bi zunubihim ve agrakna ale fir’avn, ve kullun kanu zalimin.
  55. İnne şerred devabbi indallahillezine keferu fe hum la yu’minun.
  56. Ellezine ahedte minhum summe yenkudune ahdehum fi kulli merretin ve hum la yettekun.
  57. Fe imma teskafennehum fil harbi feşerrid bihim men halfehum leallehum yezzekkerun.
  58. Ve imma tehafenne min kavmin hiyaneten fenbiz ileyhim ala sevain, innallahe la yuhıbbul hainin.
  59. Ve la yahsebennellezine keferu sebeku, innehum la yu’cizun.
  60. Ve eıddu lehum mesteta’tum min kuvvetin ve min rıbatil hayli turhibune bihi aduvvallahi ve aduvvekum ve aharine min dunihim, la ta’lemunehum, allahu ya’lemuhum, ve ma tunfiku min şey’in fi sebilillahi yuveffe ileykum ve entum la tuzlemun.
  61. Ve in cenehu lis selmi fecnah leha ve tevekkel alallah, innehu huves semiul alim.
  62. Ve in yuridu en yahdeuke feinne hasbekallah, huvellezi eyyedeke bi nasrihi ve bilmu’minin.
  63. Ve ellefe beyne kulubihim, lev enfakte ma fil ardı cemian ma ellefte beyne kulubihim ve lakinnallahe ellefe beynehum, innehu azizun hakim.
  64. Ya eyyuhennebiyyu hasbukallahu ve menittebeake minel mu’minin.
  65. Ya eyyuhen nebiyyu harridıl mu’minine alel kıtal, in yekun minkum işrune sabirune yaglibu mieteyn, ve in yekun minkum mietun yaglibu elfen minellezine keferu bi ennehum kavmun la yefkahun.
  66. El’ane haffefallahu ankum ve alime enne fikum da’fa, fe in yekun minkum mietun sabiretun yaglibu mieteyn, ve in yekun minkum elfun yaglibu elfeyni bi iznillah, vallahu meas sabirin.
  67. Ma kane li nebiyyin en yekune lehu esra hatta yushıne fil ard, turidune aradad dunya, vallahu yuridul ahıreh, vallahu azizun hakim.
  68. Lev la kitabun minallahi sebeka le messekum fima ehaztum azabun azim.
  69. Fe kulu mimma ganimtum halalen tayyiben vettekullah, innallahe gafurun rahim.
  70. Ya eyyuhen nebiyyu kul li men fi eydikum minel esra in ya’lemillahu fi kulubikum hayren yu’tikum hayren mimma uhıze minkum ve yagfirlekum, vallahu gafurun rahim.
  71. Ve in yuridu hıyaneteke fe kad hanullahe min kablu fe emkene minhum, vallahu alimun hakim.
  72. İnnellezine amenu ve haceru ve cahedu bi emvalihim ve enfusihim fi sebilillahi vellezine avev ve nasaru ulaike ba’duhum evliyau ba’d, vellezine amenu ve lem yuhaciru ma lekum min velayetihim min şey’in hatta yuhaciru, ve inistensarukum fid dini fe aleykumun nasru illa ala kavmin beynekum ve beynehum misak, vallahu bima ta’melune basir.
  73. Vellezine keferu ba’duhum evliyau ba’d, illa tef’aluhu tekun fitnetun fil ardı ve fesadun kebir.
  74. Vellezine amenu ve haceru ve cahedu fi sebilillahi vellezine avev ve nasaru ulaike humul mu’minune hakka, lehum magfiretun ve rizkun kerim.
  75. Vellezine amenu min ba’du ve haceru ve cahedu meakum fe ulaike minkum, ve ulul erhami ba’duhum evla biba’dın fi kitabillah, innallahe bi kulli şey’in alim.

Enfal Suresi Türkçe Dinle

Enfal Suresi Türkçe Anlamı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. Sana ganimetlerin taksiminden soruyorlar. De ki: “Ganimetlerin taksimi Allah’a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten iman etmişseniz, Allah’tan korkun, birbirinizle aranızı düzeltin, Allah ve Resulüne itaat edin!
  2. Gerçek mü’minler ancak o mü’minlerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; karşılarında ayetleri okunduğu zaman, imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler.
  3. O kimseler ki, namazı dürüst kılarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden başkalarına dağıtırlar.
  4. İşte gerçek mü’minler onlardır! Onlara Rablerinin katında dereceler vardır, mağfiret ve güzel rızık vardır!
  5. Nitekim Rabbin seni hak uğruna savaşmak için evinden çıkardı. Oysa mü’minlerden bir kısmı ise istemiyorlardı.
  6. Gerçek ortaya çıkmışken hakta seninle münakaşa ediyorlardı. Sanki göre göre ölüme sevk olunuyorlardı.
  7. Ve o zaman Allah, size iki topluluktan birini va’d ediyordu ki, sizin olsun! Siz ise arzu ediyordunuz ki güçsüz olan sizin olsun! Oysa Allah sözleriyle gerçeği ortaya çıkarmak ve kafirlerin arkasını kesmek istiyordu.
  8. Ki hakkı, hak olarak tanıtsın ve batılı ortadan kaldırsın; varsın suçlular istemesinler!
  9. O zaman siz Rabbinizden yardım istiyordunuz da size: “İşte Ben birbiri ardınca bin melekle yardım ediyorum!” diye duanızı kabul buyurmuştu.
  10. Ve bunu Allah size sırf bir müjde olsun ve bununla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer Allah’ın kendindedir. Gerçekten Allah, azizdir, hikmet sahibidir.
  11. O zaman size -tarafından bir güven olmak üzere- bir uyku sardırıyordu ve üzerinize gökten su indiriyordu ki, bununla sizi temizlesin, şeytanın murdarlığını sizden gidersin, kalplerinize güç versin ve bununla ayaklarınızı sağlamlaştırsın, Allah.
  12. O anda Rabbin meleklere şu vahyi veriyordu: “Ben sizinle beraberim. Haydi imanı sağlamlaştırın! Kafirlerin yüreklerine dehşet bırakacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, vurun onların parmaklarına!”
  13. Çünkü onlar Allah ve peygamberine karşı geldiler. Kim Allah’a ve peygamberine karşı gelirse, bilsin ki Allah’ın azabı şiddetlidir.
  14. İşte bunu gördünüz ya, şimdi onu tadın; kafirlere bir de cehennem azabı vardır!
  15. Ey iman edenler! Toplu olarak kafirlerle karşılaştığınız zaman, artık onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın)!
  16. Her kim böyle bir günde onlara -dönüp çarpışmak için pırlanmak (kaçar gibi yapmak) veya diğer safta mevzilenmek halleri hariç- arkasını dönerse, muhakkak Allah’tan bir gazaba uğramış olur. Ve varacağı yer cehennemdir, o ise ne kötü akibettir!
  17. Sonra onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı. Bu da mü’minlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Gerçekten Allah işitendir, bilendir!
  18. Bunu gördünüz, bir de Allah’ın kafirlerin tuzağını zayıf düşürmesi var!
  19. Fetih istiyorsanız (ey kafirler), işte size fetih; eğer vazgeçerseniz, hakkınızda daha hayırlı olur. Eğer döner yine başlarsanız, Biz de başlarız. O vakit askerleriniz çok da olsa, size zerre kadar fayda vermez, çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.
  20. Ey iman edenler, Allah’a ve Resulüne itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yan bükmeyin!
  21. Ve işitmedikleri halde “İşittik!” diyenler gibi olmayın!
  22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, gerçeği akıllarına koymayan o sağır ve dilsizlerdir.
  23. Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette (gerçeği) kulaklarına sokardı. Ve bu durumlarında kulaklarına soksaydı, yine de aldırmazlar, döner giderlerdi.
  24. Ey iman edenler, sizi kendinize hayat verecek şeylere davet ettiği zaman Peygamberi ile Allah’a icabet edin! Ve bilin ki, Allah gerçekten kişi ile onun kalbi arasını gerer ve siz, kesinlikle O’nun huzurunda toplanacaksınız!
  25. Ve öyle bir fitneden sakının ki, içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz. Ve bilin ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.
  26. Ve düşünün ki, siz bir vakit yeryüzünde hırpalanıp duran bir azlıktınız, insanların sizi çarpıvereceğinden korkardınız. Öyle iken O sizi barındırdı, O sizi yardımıyla destekledi, O size temiz rızıklar verdi ki şükredesiniz!
  27. Ey iman edenler, Allah ve Resulüne hiyanet etmeyin ki, bile bile kendi emanetlerinize hiyanet etmiş olmayasınız.
  28. Ve iyi bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandan ibarettir. Allah yanında ise büyük mükafatlar vardır.
  29. Ey iman edenler, Allah’a sığınıp korunursanız, O size iyiyi kötüden ayırt eden bir ölçü verir ve yaptığınız günahları örter, sizin için bağışlar. Allah büyük bir lütuf sahibidir.
  30. Hani bir zaman da o kafirler, seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri ya da sürüp çıkarmaları için, sana tuzak kuruyorlardı; onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu. Öyle ya Allah tuzakların hayırlısını kurar.
  31. Ve onlara ayetlerimiz okunacağı zaman: “Artık işittik, dilesek bunun gibisini biz de söyleriz; bu eskilerin masallarından başka birşey değil!” diyorlardı.
  32. Bir zaman da onlar: “Ey Allah, eğer senin tarafından gelmiş bir hak kitap ise, durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver!” demişlerdi.
  33. Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azap edecek değildi. İstiğfar ederlerken de Allah onlara azap edecek değildir.
  34. Şimdi ise Allah’ın kendilerine azap etmemesi için neleri var ki? Mü’minleri Mescid-i Haram’dan alıkoyuyorlar, oysa onun hizmetine ehil de değiller; onun hizmetine ehil olanlar ancak Allah’tan korkup kötülüklerden sakınanlardır, lakin çokları bilmezler!
  35. Kabe’nin huzurunda namazları ise ıslık çalıp el çırpmaktan başka birşey değil! O halde küfrü küfranınızdan (inkar ve nankörlüğünüzden) dolayı tadın azabı!
  36. Şüphesiz ki Allah yolundan alıkoymak için mallarını harcayanlar, onu yine harcayacaklar, sonra bu kendilerine yürek acısı olacak, nihayet mağlup olacaklar. Küfürlerinde ısrar edenler toplanıp cehenneme sürülecekler.
  37. Ki, Allah pisi temizden ayırsın ve pis olanı üst üste koyup hepsini bir yığın haline getirsin ve topunu cehenneme koysun! İşte bunlar, o hüsran içinde kalanlar!
  38. O inkar edenlere de ki: Eğer vazgeçerlerse geçmişteki günahları bağışlanır; yok yine isyana dönerlerse kendilerinden önceki ümmetlere uygulanan ilahi kanun geçmişti, artık onu beklesinler!
  39. Siz de, ortalıkta hiçbir fitne kalmayıp din tamamıyla Allah’ın dini oluncaya kadar onlarla cihad edin! Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki Allah yaptıklarını görür.
  40. Yok vazgeçmezlerse, artık bilin ki, Allah sizin dostunuzdur! O, ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır!
  41. Şunu da bilin ki, eğer Allah’a ve hak ile batılın ayrıldığı gün, iki ordunun çarpıştığı gün kulumuza indirdiklerimize iman etmiş iseniz, ganimet olarak aldığınız herhangi birşeyin beşte biri Allah’ındır, peygambere, yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir.
  42. O vakit siz vadinin beri yamacında, onlar öte yamacında, süvarileri de sizden tam aşağıda bulunuyordu. Şayet onlarla önceden sözleşmiş olsaydınız, kesinlikle buluşma vaktinde görüş ayrılığına düşerdiniz; fakat Allah, yapılması gereken bir işi yerine getirmek için yok olacak olan açık delil ile yok olsun, yaşayacak olan da açık delil ile yaşasın diye, böyle yaptı. Çünkü Allah herşeyi işiten, herşeyi bilendir.
  43. Hani Allah, sana rüyandan onları az gösteriyordu; eğer sana onları açık gösterseydi, korkacak ve kumanda da tartışacaktınız. Fakat Allah, selamete bağladı; çünkü O, bütün sinelerin özünü bilir.
  44. Hani karşılıştığınızda Allah, o yapılması gereken işi yerine getirmek için onları sizin gözlerinizde azaltıyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Öyle ya, bütün işler yalnız Allah’a döndürülecektir.
  45. Ey iman edenler, bir düşman kümesi ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa eresiniz.
  46. Allah’a ve peygamberlerine itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra içinize korku düşer ve devletiniz elden geçer. Bir de sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
  47. Sakın yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve Allah yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Oysa Allah bütün yaptıklarını çember içine almıştı.
  48. O vakit şeytan kendilerine yaptıklarını güzel göstermiş ve: “Bugün insanlardan size galip gelecek yok ben de sizi destekliyorum.” demişti. Fakat iki ordu karşılışınca ardına dönüverdi ve: “Ben kesinlikle sizden uzağım, sizin göremeyeceğiniz şeyleri görüyorum ve ben Allah’tan korkarım. Öyle ya, Allah’ın cezalandırması çok şiddetlidir.” dedi.
  49. O sırada münafıklar ve kalplerinde bir hastalık bulunanlar: “Şunları dinleri aldattı.” diyorlardı. Oysa, her kim Allah’a dayanırsa, bilsin ki, Allah, üstündür, hikmet sahibidir.
  50. Bir de meleklerin, kafirlerin canlarını alırken yüzlerine ve arkalarına vura vura: “Tadın bakalım yangın azabını!” dediklerini görmeliydin!
  51. Bu, sizin kendi ellerinizle önceden yaptıklarınızın karşılığı ve Allah’ın kullarına haksızlık etmemesindendir.
  52. Tıpkı Firavun hanedanı ve öncekilerin gidişi gibi Allah’ın ayetlerini tanımadılar da Allah onları günahları ile tutup alıverdi; çünkü Allah çok güçlüdür, cezalandırması pek çetindir.
  53. Bunun nedeni şudur: Allah, bir kez bir kavme verdiği bir nimeti, onlar kendilerindeki bu nimete erme sebebini değiştirmedikçe değiştirecek değildir ve Allah, işiten ve bilendir.
  54. Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerine yalan dediler, Biz de kendilerini günahları yüzünden helak ettik ve Firavun hanedanını suda boğduk. Onların hepsi zalim kimselerdi.
  55. Bütün debelenenlerin Allah katında en kötüsü küfretmiş olup imana gelmeyenlerdir.
  56. Onlar, kendileriyle anlaşma yaptığın halde her defasında antlaşmalarını bozar ve hiç çekinmezler.
  57. Onun için onları ne zaman savaşta yakalarsan kendileri ile arkalarındakilerini ürküt; belki ibret alırlar.
  58. Eğer bir kavmin hiyanetinden endişe edersen, hemen doğrudan doğruya antlaşmayı bozduğunu kendilerine bildir; çünkü Allah hainleri sevmez.
  59. Ve sakın küfredenler ileri gidip kurtulduklarını sanmasınlar, çünkü onlar aciz bırakamazlar.
  60. Sizler de onlara karşı gücünüzün yettiği her çeşit kuvvetten savaş için beslenen atlardan hazırlayın; onunla hem Allah’ın düşmanı hem sizin düşmanınızı, hem de sizin bilmediğinizi fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanlarınızı korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız mükafatı size tamamen ödenir ve hiç zarara uğramazsınız.
  61. Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a dayan; çünkü işiten, bilen ancak O’dur.
  62. Eğer sana hile yapmak isterlerse, sana Allah yeter. O’dur seni yardımı ile ve inananlarla destekleyen.
  63. Ve onların gönüllerini uzlaştıran da. Yoksa yeryüzünde ne varsa hepsini harcasaydın yine de onların kalplerini birleştiremezdin. Ancak Allah, onların arasında birleşmeyi sağladı; çünkü O, güçlüdür, hikmet sahibidir.
  64. Ey peygamber, Allah, sana ve arkandan gelen mü’minlere yeter!
  65. Ey peygamber, mü’minleri cihada teşvik et! Eğer sizden sabreden yirmi kişi olursa ikiyüz kişinin üstesinden gelir ve eğer sizden yüz kişi olursa o küfredenlerden binini alteder. Çünkü onlar, gerçeği kavrayamayan anlayışsız bir topluluktur.
  66. Şimdi Allah sizin yükünüzü hafifletti ve sizde bir zaaf bulunduğunu bildi. Şimdi sizden sabredecek yüz kişi olursa, ikiyüz kişiyi alteder. Sizden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle ikibin kişiye üstün gelir. Allah sabredenlerle beraberdir.
  67. Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kafirlere karşı ezici bir üstünlük sağlamadıkça), esirlerinin olması doğru değildir. Siz dünya varlığını istiyorsunuz, Allah ise ahireti kazanmanızı istiyor. Allah, güçlüdür, hikmet sahibidir.
  68. Eğer Allah tarafından bir yazı gelmiş olmasaydı, aldığınız fidyeden dolayı kesinlikle size büyük bir azap dokunurdu.
  69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve hoş olarak yiyin ve Allah’tan korkun! Çünkü Allah, bağışlayan, çok merhamet edendir.
  70. Ey peygamber, elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah, sizin kalplerinizde bir hayır olduğunu bilirse, size, sizden alınandan daha hayırlısını verir ve günahlarınızı bağışlar. Allah, bağışlayan ve merhamet edendir.
  71. Eğer sana hiyanet etmek isterlerse, unutmasınlar ki, bundan önce Allah’a hiyanet ettiler de kahredilmelerine imkan verdi. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir.
  72. İman edip yurtlarından göç eden ve mallarıyla canlarıyla Allah yolunda savaşanlar ile onları barındıranlar ve yardıma koşanlar, birbirlerinin dostudurlar. İman edip de hicret etmeyenler hicret edinceye kadar sizin için onlara velayet namına birşey yoktur. Bununla beraber sizden dine ait bir konuda yardım isterlerse, aranızda antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak şartıyla, yardım etmek de üzerinize borçtur. Allah, yaptıklarınızı görüp gözetir.
  73. Kafirler de birbirlerinin dostlarıdırlar. Böyle yapmazsanız, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.
  74. İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihada gidenlerle onları barındırıp yardıma koşanlar, işte onlardır gerçek mü’minler. Onlara bir bağışlama ve bol rızık vardır.
  75. Sonradan iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad edenler de sizdendir. Akrabalar ise, Allah’ın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar. Şüphe yok ki, Allah herşeyi bilir.

Yorum gönder