Duhan Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Duhan Suresi Arapça okunuşu
Duhan Suresi Arapça Dinle
Duhan Suresi Türkçe Okunuşu
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Ha mım
- Vel kitabil mübiyn
- İnna enzelnahü fı leyletim mübaraketin inna künna münzirın
- Fıha yüfraku küllü emrin hakiym
- Emram min ındina inna künna mürsiliyn
- Rahmeten mir rabbik innehu hüves semiy’ul aliym
- Rabbis semavati vel erdı ve ma beynehüma in küntüm mukıniyn
- La ilahe illa hüve yuhyı ve yümiyt rabbüküm ve rabbü abaikümül evveliyn
- Bel hüm fı şekkiy yel’abun
- Fertekıb yevme te’tis semaü bi dühanim mübiyn
- Yağşen nas haza azabün eliym
- Rabbenekşif annel azabe inna mü’minun
- Enna lehümüz zikra ve kad caehüm rasulüm mübiyn
- Sümme tevellev anhü ve kalu muallemüm mecnun
- İnna kaşifül azib kaliylen inneküm aidun
- Yevme nebtışül batşetel kübra inna müntekımun
- Ve le kad fetenna kablehüm kavme fir’avne ve caehüm rasulün keriym
- En eddu ileyye ıbadellah inni leküm rasulün emiyn
- Ve el la ta’lu alellah innı atıküm bi sültanim mübiyn
- Ve innı uztü bi rabbı ve rabbiküm en tercumun
- Ve il lem tü’minu lı fa’tezilun
- Fe dea rabbehu enne haülai kavmüm mücrimun
- Fe esri bi ıbadı leylen inneküm müttebeun
- Vetrukil bahra rahva innehüm cündüm muğrakun
- Kem teraku min cennativ ve uyun
- Ve züruıv ve mekamin keriym
- Ve na’metin kanu fiyha fakihiyn
- Kezalike ve evrasnaha kavmen ahariyn
- Fema beket aleyhimüs semaü vel erdu vema kanu münzariyn
- Ve le kad necceyna benı israiyle minel azabil mühiyn
- Min fir’avn innehu kane aliyem minel müsrifiyn
- Ve lekadıhternahüm ala ılmin alel alemiyn
- Ve ateynahüm minel ayati ma fıhi belaüm mübiyn
- İnne haülai le yekülün
- İn hiye illa mevtetünel ula ve ma nahnü bi münşeriyn
- Fe’tu bi abaina in küntüm sadikıyn
- E hüm hayrun em kamü tübbeıv vellezıne min kablihim ehleknahüm innehüm kanu mücrimiyn
- Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma laıbiyn
- Ma halaknahüma illa bil hakkı ve lakinne ekserahüm la ya’lemun
- İnne yevmel fasli mıkatühüm ecmeıyn
- Yevme la yuğni mevlen ammevlen şey’ev ve la hüm yünsarun
- İlla mer rahımellah innehu hüvel aziyzür rahıym
- İnne şeceratez zekkum
- Taamül esiym
- Kel mühl yağlı fil bütun
- Ke ğalyil hamiym
- Huzuhü fa’tiluhü ila sevail cehıym
- Sümme subbu fevka ra’sihı min azabil hamiym
- Zuk inneke entel aziyzül keriym
- İnne haza ma küntüm bihı temterun
- İnnel müttekıyne fı mekamin emiyn
- Fi cennativ ve uyun
- Yelbesune min sündüsiv ve istebrakım mütekabiliyn
- Kezali ve zevvecnahüm bi hurin ıyn
- Yed’une fiha bi külli fakihetin aminiyn
- La yezukune fiyhel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehıym
- Fadlem mir rabbik zalike hüvel fevzül azıym
- Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun
- Fertekıb innehüm mirtek
Duhan Suresi Türkçe Dinle
Duhan Suresi’nin Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Hâ. Mîm.
- Gerçekleri açıklayan bu apaçık kitaba yemin olsun!
- Biz onu kutlu, şerefli ve bereket yüklü bir gecede indirdik. Şüphesiz biz, ondaki ikaz ve ibret dolu haberlerle insanları uyarıyoruz.
- O gecede, belli hikmetlere binâen Allah tarafından olmasına karar verilmiş her bir iş belirlenir.
- Tarafımızdan buyrulacak bir emir olarak. Çünkü biz, imtihan için yarattığımız insanı başıboş bırakmaz, ona doğru yolu gösterecek peygamberler ve mesajlar göndeririz.
- Rabbinden bir rahmet olarak! Şühesiz O, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkiyle bilendir.
- O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbidir. Buna kesin olarak inanırsanız, O’nun birliğini ikrar edip yalnızca O’na kul olursunuz.
- O’ndan başka ilâh yoktur. O diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi O’dur.
- İnkârcılar, derin bir şüphe içinde kıvranıyor, oyun ve eğlenceyle vakitlerini hebâ ediyorlar.
- Öyleyse sen, göğün âşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle.
- Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır.
- O zaman zâlimler: “Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz!” diye feryat edecekler.
- Onlar nerede, düşünüp ibret almak nerede? Halbuki onlara doğruluğu besbelli ve gerçeği apaçık ortaya koyan bir peygamber gelmişti.
- Fakat ondan yüz çevirdiler ve: “Bu peygamber değil, kendisine başkası tarafından bir kısım şeyler belletilmiş delinin biri!” dediler.
- Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine inkâra döneceksiniz.
- Onlar inkâra dönünce, o büyük ve karşı konulamaz çarpışla onları amansız bir şekilde yakalayacağımız gün, onlardan kesinlikle intikamımızı almış oluruz.
- Onlardan önce biz Firavun’un kavmini de sınamış, çeşitli iptilalara maruz bırakmıştık. Kendilerine çok şerefli bir peygamber olan Mûsâ geldi.
- Onlara şöyle dedi: “Ey Firavun ve onun ileri gelenleri! Çağrıma uyun ve Allah’ın köleleştirmiş bulunduğunuz kullarını serbest bırakıp benimle gelmelerine müsaade edin. Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim!”
- “Allah’a karşı büyüklük taslamayın. Çünkü ben size, doğruluğumu ortaya çıkaracak apaçık bir mûcize de getirdim.”
- “Beni taşa tutup öldürmek için girişebileceğiniz her teşebbüsten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım.”
- “Şâyet bana inanmıyorsanız, hiç değilse yolumdan çekilin de beni kendi hâlime bırakın.”
- Sonunda Mûsâ Rabbine: “Yâ Rabbi! Doğrusu bunlar suç işlemekte aşırı giden inkârcı bir güruh! Artık onları sana havâle ediyorum Allahım!” diye yalvardı.
- Biz de kendisine şöyle buyurduk: “Kullarımla birlikte geceleyin yola çık; çünkü Firavun ve ordusu tarafından tâkip edileceksiniz.”
- “Asanla vurup denizi ikiye ayır. Karşıya geçtikten sonra da Firavun ve askerlerinin arkanızdan gelmesi için denizde açılan yolu olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar suda boğulacak bir ordudur.”
- Sonunda Firavun ve kavmi Kızıl Deniz’in karanlık sularına gömüldüler. Neler bırakmadılar ki geride: Bahçeler, pınarlar ve çeşmeler…
- Çiftlikler, ekinler, muhteşem konaklar, şerefli makam ve mevkiler…
- Zevk u safâsını sürdükleri daha nice nimetler…
- Zâlimlerin sonu işte böyle oldu. Biz de bütün bu nimetlere başka bir toplumu mirasçı kıldık.
- Onlara ne gök ağladı, ne de yer. Helâk vakti gelince kendilerine süre de tanınmadı.
- Böylece İsrâiloğulları’nı o alçaltıcı, onur kırıcı azaptan kurtardık:
- Firavun’dan! Gerçekten Firavun, ululuk taslayan bir zorbaydı; Allah’ın verdiği kabiliyet ve imkânları boşa harcayıp haddi aşanlardan biriydi.
- İsrâiloğulları’nı, bir ilme dayanarak çağdaşları olan toplumlara üstün kıldık.
- Kendilerine, her birinde âşikâr bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.
- Şimdi de müşrikler şöyle diyorlar:
- “Bir kez öldük mü artık her şey bitmiştir; bir daha diriltilecek falan değiliz.”
- “Eğer öldükten sonra dirileceğimiz iddiasında doğru ve samimi iseniz, haydi atalarımızı diriltin de görelim.”
- Bunlar mı daha üstün ve daha güçlü yoksa Tübba‘ kavmi ile daha öncekiler mi? Biz onların hepsini helâk ettik; çünkü günahlara dalmış, kâfir olup çıkmışlardı.
- Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.
- Biz onları gerçek bir sebep ve hikmete bağlı olarak yarattık. Ne var ki insanların çoğu bunu bilmez.
- O hüküm ve ayrışma günü, bütün insanların bir araya geleceği belirlenmiş bir gündür.
- O gün hiçbir dostun dostuna bir faydası olmayacak; kimseden yardım da göremeyecekler.
- Allah’ın rahmet ettikleri müstesnâ. Şüphesiz, kudreti dâimâ üstün gelen ve merhameti sonsuz olan yalnız O’dur.
- Doğrusu zakkûm ağacı,
- O günahkâr kâfirlerin yiyeceği olacaktır.
- Eritilmiş maden gibidir; karınlarda fokurdar.
- Kaynar suyun fokurdayışı gibi.
- Ey zebânîler! Tutun onu, kızgın alevli cehennemin ortasına sürükleyin!”
- “Sonra da azap olarak başından aşağı kaynar suyu dökün!”
- Tat, bakalım; hani sen kendince güya üstündün, şerefliydin!
- İşte hakkında şüphelenip durduğunuz gerçek buydu!
- Beri tarafta, gönülleri Allah saygısıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlar, her türlü azaptan güvenli bir yerdedir.
- Bahçelerde ve pınar başlarındadır.
- İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinir, karşılıklı otururlar.
- İşte onları böyle mükâfatlandırır, kendilerini güzel gözlü hûrilerle evlendiririz.
- Orada güven içinde canlarının çektiği her türlü meyveden isterler.
- Dünyadaki ilk ölüm dışında artık orada bir daha ölüm tatmazlar. Allah onları kızgın alevli cehennem azabından da koruyacaktır.
- Bütün bunlar Rabbinin lutf u keremiyle gerçekleşecektir. En büyük başarı ve mutluluk işte budur!
- Biz bu Kur’an’ı, insanlar üzerinde düşünüp öğüt alsınlar ve hayatlarını buna göre tanzim etsinler diye senin dilinde indirerek anlaşılmasını kolaylaştırdık.
- Artık sen neler olacağını gözetle! Zâten onlar da senin başına bir felâket gelmesini gözetleyip durmaktadırlar.
Yorum gönder