Furkan Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Furkan Suresi Arapça Oku

Furkan Suresi Arapça Dinle

Furkan Suresi Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

  1. Tebarekellezi nezzelel furkane ala abdihi li yekune lil alemine nezira.
  2. Ellezi lehu mulkus semavati vel ardı ve lem yettehız veleden ve lem yekun lehu şerikun fil mulki ve halaka kulle şey’in fe kadderahu takdira.
  3. Vettehazu min dunihi aliheten la yahlukune şey’en ve hum yuhlekune ve la yemlikune li enfusihim darran ve la nef’an ve la yemlikune mevten ve la hayaten ve la nuşura.
  4. Ve kalellezine keferu in haza illa ifkunifterahu ve eanehu aleyhi kavmun aharun, fe kad cau zulmen ve zura.
  5. Ve kalu esatirul evvelinektetebeha fe hiye tumla aleyhi bukreten ve asila.
  6. Kul enzelehullezi ya’lemus sırre fis semavati vel ard, innehu kane gafuran rahima.
  7. Ve kalu mali hazer resuli ye’kulit taame ve yemşi fil esvak, lev la unzile ileyhi melekun fe yekune meahu nezira.
  8. Ev yulka ileyhi kenzun ev tekunu lehu cennetunye’kulu minha, ve kalez zalimune in tettebiune illa raculen meshura.
  9. Unzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fe la yestetiune sebila.
  10. Tebarekellezi in şae ceale leke hayren min zalike cennatin tecri min tahtihel enharu ve yec’al leke kusura.
  11. Bel kezzebu bis saati ve a’tedna li men kezzebe bis saati saira.
  12. İza raethum min mekanin baidin semiu leha tegayyuzan ve zefira.
  13. Ve iza ulku minha mekanen dayyıkan mukarrenine deav hunalike subura.
  14. La ted’ul yevme suburan vahıden ved’u suburan kesira.
  15. Kul e zalike hayrun em cennetul huldilleti vuidel muttekun, kanet lehum cezaen ve masira.
  16. Lehum fiha ma yeşaune halidin, kane ala rabbike va’den mes’ula.
  17. Ve yevme yahşuruhum ve ma ya’budune min dunillahi fe yekulu e entum adleltum ibadi haulai em hum dallus sebil.
  18. Kalu subhaneke ma kane yenbegi lena en nettehıze min dunike min evliyae ve lakin metta’tehum ve abaehum hatta nesuz zikre, ve kanu kavmen bura.
  19. Fe kad kezzebukum bima tekulune fe ma testetiune sarfan ve la nasra, ve men yazlım minkum nuzıkhu azaben kebira.
  20. Ve ma erselna kableke minel murseline illa innehum le ye’kulunet taame ve yemşune fil esvakı ve cealna ba’dakum li ba’dın fitneten, e tasbirun, ve kane rabbuke basira.
  21. Ve kalellezine la yercune likaena lev la unzile aleynel melaiketu ev nera rabbena, lekad istekberu fi enfusihim ve atev utuvven kebira.
  22. Yevme yerevnel melaikete la buşra yevme izin lil mucrimine ve yekulune hicran mahcura.
  23. Ve kadimna ila ma amilu min amelin fe cealnahu hebaen mensura.
  24. Ashabul cenneti yevme izin hayrun mustekarran ve ahsenu makila.
  25. Ve yevme teşakkakus semau bil gamami ve nuzzilel melaiketu tenzila.
  26. El mulku yevmeizinil hakku lir rahman, ve kane yevmen alel kafirine asira.
  27. Ve yevme yeadduz zalimu ala yedeyhi yekulu ya leytenittehaztu mear resuli sebila.
  28. Ya veyleta leyteni lem ettehız fulanen halila.
  29. Lekad edalleni aniz zikri ba’de iz caeni, ve kaneş şeytanu lil insani hazula.
  30. Ve kaler resulu ya rabbi inne kavmittehazu hazel kur’ane mehcura.
  31. Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven minel mucrimin, ve kefa bi rabbike hadiyen ve nasira.
  32. Ve kalellezine keferu lev la nuzzile aleyhil kur’anu, cumleten vahideh, kezalike li nusebbite bihi fuadeke ve rettelnahu tertila.
  33. Ve la ye’tuneke bi meselin illa ci’nake bil hakkı ve ahsene tefsira.
  34. Ellezine yuhşerune ala vucuhihim ila cehenneme ulaike şerrun mekanen ve edallu sebila.
  35. Ve lekad ateyna musel kitabe ve cealna meahu ehahu harune vezira.
  36. Fe kulnazheba ilel kavmillezine kezzebu bi ayatina, fe demmernahum tedmira.
  37. Ve kavme nuhın lemma kezzebur rusule agraknahum ve cealnahum lin nasi ayeh, ve a’tedna liz zalimine azaben elima.
  38. Ve aden ve semuda ve ashaber ressi ve kurunen beyne zalike kesira.
  39. Ve kullen darabna lehul emsale ve kullen tebberna tetbira.
  40. Ve lekad atev alel karyetilleti umtırat mataras sev’, e fe lem yekunu yerevneha, bel kanu la yercune nuşura.
  41. Ve iza reavke in yettehızuneke illa huzuva, e hazellezi beasallahu resula.
  42. İn kade le yudılluna an alihetina lev la en saberna aleyha, ve sevfe ya’lemune hine yerevnel azabe men edallu sebila.
  43. E raeyte menittehaze ilahehu hevah, e fe ente tekunu aleyhi vekila.
  44. Em tahsebu enne ekserehum yesmeune ev ya’kılun, in hum illa kel en’ami bel hum edallu sebila.
  45. E lem tere ila rabbike keyfe meddez zıll, ve lev şae le cealehu sakina, summe cealneş şemse aleyhi delila.
  46. Summe kabadnahu ileyna kabdan yesira.
  47. Ve huvellezi ceale lekumul leyle libasen ven nevme subaten ve cealen nehare nuşura.
  48. Ve huvellezi erseler riyaha buşren beyne yedey rahmetih, ve enzelna mines semai maen tahura.
  49. Li nuhyiye bihi beldeten meyten ve nuskıyehu mimma halakna en’amen ve enasiyye kesira.
  50. Ve lekad sarrafnahu beynehum li yezzekkeru fe eba ekserun nasi illa kufura.
  51. Ve lev şi’na le beasna fi kulli karyetin nezira.
  52. Fe la tutııl kafirine ve cahidhum bihi cihaden kebira.
  53. Ve huvellezi meracel bahreyni haza azbun furatun ve haza milhun ucac, ve ceale beynehuma, berzehan ve hıcran mahcura.
  54. Ve huvellezi halaka minel mai beşeren fe cealehu neseben ve sıhra, ve kane rabbuke kadira.
  55. Ve ya’budune min dunillahi ma la yenfeuhum ve la yadurruhum, ve kanel kafiru ala rabbihi zahira.
  56. Ve ma erselnake illa mubeşşiren ve nezira.
  57. Kul ma es’elukum aleyhi min ecrin illa men şae en yettehıze ila rabbihi sebila.
  58. Ve tevekkel alel hayyillezi la yemutu ve sebbih bi hamdih, ve kefa bihi bi zunubi ibadihi habira.
  59. Ellezi halakas semavati vel arda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin summesteva alel arşir rahmanu fes’el bihi habira.
  60. Ve iza kile lehumuscudu lir rahmani kalu ve mer rahmanu e nescudu li ma te’muruna ve zadehum nufura.
  61. Tebarekellezi ceale fis semai burucen ve ceale fiha siracen ve kameren munira.
  62. Ve huvellezi cealel leyle ven nehare hılfeten li men erade en yezzekkere ev erade şukura.
  63. Ve ibadur rahmanillezine yemşune alel ardı hevnen ve iza hatabehumul cahilune kalu selama.
  64. Vellezine yebitune li rabbihim succeden ve kıyama.
  65. Vellezine yekulune rabbenasrif anna azabe cehenneme inne azabeha kane garama.
  66. İnneha saet mustekarren ve mukama.
  67. Vellezine iza enfeku lem yusrifu ve lem yakturu ve kane beyne zalike kavama.
  68. Vellezine la yed’une meallahi ilahen ahara ve la yaktulunen nefselleti harremallahu illa bil hakkı ve la yeznun, ve men yef’al zalike yelka esama.
  69. Yudaaf lehul azabu yevmel kıyameti ve yahlud fihi muhana.
  70. İlla men tabe ve amene ve amile amelen salihan fe ulaike yubeddilullahu seyyiatihim hasenat, ve kanallahu gafuren rahima.
  71. Ve men tabe ve amile salihan fe innehu yetubu ilallahi metaba.
  72. Vellezine la yeşhedunez zura ve iza merru bil lagvi merru kirama.
  73. Vellezine iza zukkiru bi ayati rabbihim lem yahırru aleyha summen ve umyanen.
  74. Vellezine yekulune rabbena heb lena min ezvacina ve zurriyyatina kurrete a’yunin vec’alna lil muttekine imama.
  75. Ulaike yuczevnel gurfete bi ma saberu ve yulekkavne fiha tahiyyeten ve selama.
  76. Halidine fiha, hasunet mustekarren ve mukama.
  77. Kul ma ya’beu bikum rabbi lev la duaukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekunu lizama.

Furkan Suresi Türkçe Dinle

Furkan Suresi Türkçe Anlamı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. Furkan’ı alemlere bir uyarıcı olsun diye, kuluna indiren (Allah) ne yücedir!
  2. O, göklerin ve yerin hakimiyeti kendisinin olandır, hiçbir oğul edinmemiştir ve mülkünde hiçbir ortağı da yoktur; herşeyi yaratmış ve herbirini bir takdir ile belirleyip hepsinin mukadderatını hazırlamıştır.
  3. Böyle iken O’ndan başka bir takım tanrılar edindiler ki, hiçbir şey yaratamazlar, bilakis kendileri yaratılıp duruyorlar; kendilerine ne bir zarar, ne de bir yarar verme gücüne sahiptirler; ne öldürmeye, ne de öldükten sonra diriltmeye güçleri yeter.
  4. Küfredenler: “Bu yalnızca onun uydurduğu bir iftiradır, ona başka bir topluluk da yardım da bulunmuştur bu hususta.” dediler. Bunlar, gerçekten haksızlık ve iftiraya saptılar.
  5. Yine dediler ki: “Bu eskilerin masallarıdır, onları yazdırtmış da akşam sabah onlar kendisine okunuyor.”
  6. De ki: “Onu göklerdeki ve yerdeki sırrı bilen indirdi. Gerçekten O, çok bağışlayandır, merhamet edendir.”
  7. Bir de: “Bu nasıl peygamberdir ki, yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Ona bir melek indirilip de beraberinde bir yaver, bir savulcu olsa ya?
  8. Veya ona bir hazine bırakılsa ya da onun güzel bir bahçesi olsa da ondan yese ya!” dediler. Yine o zalimler: “Siz, yalnız büyülenmiş bir adama tabi oluyorsunuz!” dediler.
  9. Bak, senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller yaptılar da çıkmaza saptılar, artık hiçbir yol bulamazlar.
  10. Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha hayırlısını verir; altından ırmaklar akan cennetler verir ve sana köşkler de yapar!
  11. Fakat onlar kıyameti yalanladılar ve Biz de o kıyamete yalan diyenlere çılgın bir ateş hazırladık.
  12. O ateş onları uzak bir yerden gördüğü zaman, ona özgü bir hışımlanma ve uğultu duyarlar.
  13. Ve çatılıp çatılıp onun dar bir yerine atıldıkları zaman, orada “yetiş ey helak (bizi kurtar)” diye helake haykırırlar!
  14. Bugün bir helaka haykırmayın, çok helaka haykırın!
  15. De ki: “O mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va’dolunan sonsuzluk cenneti mi?” O, kendilerine bir mükafat ve varacakları yer olarak hazırlanmıştır.
  16. Onlara orada bütün istedikleri vardır, hem de orada sonsuza dek kalacaklardır. Bu, Rabbinin üzerinde yerine getirilmesi istenecek bir vaaddir.
  17. Hele onları ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri bir araya toplayıp: “Siz mi saptırdınız kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?” diyeceği gün,
  18. onlar: “Seni tenzih ederiz, Senden başka dostlar edinmemiz bize yakışmazdı; fakat Sen, onları ve atalarını zevke daldırdın ki, zikri(ni) unuttular ve helaka giden bir topluluk oldular!” diyeceklerdir.
  19. Demek ki, sizi sözünüzde yalancı çıkarmışlardır. Artık ne azabı savmaya, ne de bir yardıma çare bulamayacaksınız ve içinizden her kim zulmederse ona büyük bir azap tattıracağız!
  20. Biz, senden önce de peygamberleri başka türlü göndermedik, kuşkusuz onlar da yemek yiyorlar ve çarşılarda yürüyorlardı. Bir de kiminizi kiminize bir imtihan aracı yaptık ki, bakalım sabredecek misiniz? Rabbin, herşeyi hakkıyla görendir.
  21. Bununla beraber karşımıza çıkacaklarını ümit etmeyenler: “O melekler üzerimize indirilse yahut Rabbimizi görsek ya.” dediler. Andolsun ki, onlar kendilerini büyük gördüler, büyük azgınlık ettiler.
  22. Melekleri görecekleri gün, suçlulara o günde hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve “Yasak yasak!” diyeceklerdir.
  23. Varmışız onların yaptığı her işi, etrafa saçılmış zerrelere çevirmişizdir.
  24. O gün cennetliklerin kaldıkları yer çok iyi, dinlendikleri yer pek güzeldir.
  25. Göğün bulutlar ile yarılacağı meleklerin de bölük bölük indirildiği gün;
  26. hükümranlık o gün, elbette Rahman’ındır; kafirler için ise çok zorluklu bir gün olur.
  27. O gün zalim kimse ellerini ısıracak ve şöyle diyecek: “Eyvah! Keşke peygamberin maiyyetinde bir yol tutsaydım!
  28. Eyvah! Keşke falancayı dost edinmeseydin!
  29. Bana geldikten sonra Kur’an, vallahi o beni saptırdı.” Öyle ya şeytan insanı yapayalnız, yardımsız bırakır.
  30. Peygamber de dedi ki: “Ey Rabbim, kavmim bu Kur’an’ı bir kenara itip bıraktılar”
  31. Ve işte Biz böyle her peygamber için suçlulardan bir düşman yapmışızdır. Fakat yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
  32. Yine o inkar edenler dediler ki: “O Kur’an ona hep birden indirilseydi ya!” Biz onu kalbine iyi yerleştirmek için böyle indirdik ve onu mükemmel bir okuyuşla ağır ağır okuduk.
  33. Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, Biz sana (ona karşılık) gerçeği ve en güzel yorumu getirmiş olmayalım.
  34. O yüzleri üstü cehenneme toplanacaklar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.
  35. Andolsun ki, Musa’ya Kitab’ı verdik, kardeşi Harun’u da yardımcısı yaptık.
  36. Haydi ayetlerimizi yalan diyen o kavme gidin! dedik; sonunda o kavmi yerle bir ederek helak ettik.
  37. Nuh kavmini de, peygamberleri inkar ettiklerinde, suda boğduk ve kendilerini insanlara bir ibret yaptık. Zalimlere de acı bir azap hazırladık.
  38. Ad’ı, Semüd’u, Ress halkını ve bunlar arasında (gelip geçen) birçok nesilleri de (helak ettik).
  39. Ki onların her birine öğüt olarak örnekler vermiştik; (sonunda) her birini mahv ve perişan ettik de ettik.
  40. Andolsun ki, o afet yağmuruna tutulan memlekete de vardılar. Artık onu da görüyor değiller mi? Doğrusu yeniden dirilmeyi ümit etmiyorlar, uyanmak istemiyorlardı.
  41. Seni gördükleri zaman da, sadece alaya alıyorlar: “Bu mu Allah’ın peygamber olarak gönderdiği?” diyorlar.
  42. Sahi be! Az kalsın bizi tanrılarımızdan saptıracaktı, onlara tapmakta direnmemiş olsaydık! diyorlar. Fakat ileride azabı görecekleri gün kimin yolunun daha sapık olduğunu bilecekler.
  43. Gördün mü o tanrısını canının istediği edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın?
  44. Yoksa sen onların çoğunun işittiklerini veya kavradıklarını mı sanıyorsun? Onlar sırf hayvan gibi, hatta gidişçe daha sapkındırlar.
  45. Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi elbette onu hareketsiz de kılardı. Sonra Biz güneşi ona nasıl delil kılmışız?
  46. Sonra da tutup onu azar azar nasıl kendimize almaktayız.
  47. Size geceyi geygi (örtü), uykuyu dinlenme, gündüzü de yeni bir hayat kılan O’dur.
  48. Yine O, rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak göndermekte ve Biz, gökten tertemiz bir su indirmekteyiz ki,
  49. bununla ölü bir beldeyi diriltelim ve yarattığımız nice hayvan sürülerini ve bir çok insan kümelerini sulayalım.
  50. Andolsun ki onu aralarında, düşünsünler ve ibret alsınlar diye evirip çevirmekteyiz. Yine de insanların çoğu dayatmakta ve nankörlükten başkasına yanaşmamaktadır.
  51. Dileseydik elbette her köye bir uyarıcı gönderirdik.
  52. Madem ki, yalnız seni gönderdik. O halde kafirlere uyma ve bununla (Kur’an ile) onlara cihad et, büyük cihad!
  53. İki denizi birbirine salıveren O’dur. Şu tatlı, yürek tazeler, şu da tuzlu, çorak; aralarına da bir berzah (dil) ve bir hicri mehcür (kıstak) koymuştur.
  54. Sudan bir insan yaratıp da ona bir soy ve hısımlık getiren O’dur. Rabbinin her şeye gücü yeter.
  55. Böyle iken onlar Allah’ı bırakıp kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyecek şeylere tapıyorlar; kafir ise Rabbine karşı uğraşıp duruyor.
  56. Halbuki seni ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
  57. De ki: “Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmak isteyen kimseler (olmanızı) istiyorum.”
  58. Sen ölmeyecek olan diriye güven de O’nu hamd ile tesbih et! Kullarının günahlarına O’nun haberdar olması yeter.
  59. O ki, gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yarattı; sonra Arş üzerine hükümranlığını kurdu; O Rahmandır; hadi ne dileyeceksen O herşeyi bilenden dile!
  60. Ama onlara “Rahma’na secde edin!” denildiği zaman, “Rahman da neymiş?” Bize emrediyorsun diye secde mi ederiz?” dediler; ve bu daha ziyade vahşetlerini artırdı.
  61. Ne kutlu, ne yücedir, O ki gökte burçlar yaptı, içlerinde bir kandil, bir de nurlu bir ay astı!
  62. Yine O, düşünmek veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getirdi.
  63. Ve Rahman’ın kulları; O kimseler ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahiller kendilerine laf attıkları zaman “Selametle!” derler;
  64. ve onlar ki, Rablerine secdeler, kıyamlar ederek yatarlar.
  65. Ve onlar ki: “Ey Rabbimiz, cehennem azabını bizden sav(uştur)! Gerçekten onun azabı defedilemez bir beladır.
  66. Gerçekten o ne kötü durulacak bir yer; ne kötü bir ikametgah!” derler.
  67. Ve onlar ki, harcadıkları vakit israf etmezler, pintilik de yapmazlar; ikisi arasında dengeli giderler.
  68. Ve onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya dua etmezler; Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina da etmezler; kim bunları yaparsa ağır bir cezaya çarpılır.
  69. Kıyamet günü azabı katlanır ve orada ebediyyen hor ve hakir olarak kalır;
  70. ancak tevbe ve iman edip, iyi amel işleyenler başka; çünkü bunların kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir. Ve Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.
  71. Ve her kim tevbe edip iyi davranışta bulunursa, muhakkak o tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.
  72. Ve onlar ki, yalana şahitlik etmezler, anlamsız, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar içinde geçer (gider)ler.
  73. Ve onlar ki Rablerinin ayetleri hatırlatılınca, kör ve sağır üstüne yıkılıp yatmazlar.
  74. Ve onlar ki: “Ey Rabbimiz, lütfunla bizlere eşlerimizden, çocuklarımızdan göz aydınlıkları ihsan buyur ve bizi takva sahiplerine önder kıl!” derler.
  75. İşte hep bunlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı ile mükafatlandırılacaklar; orada sağlık ve selam ile karşılanacaklar.
  76. Orada ebedi kalacaklar; ne güzel durulacak bir yer, ne güzel bir makam!
  77. De ki: “Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir?” Demek ki, yalanladılar! O halde yarın ceza (yakalarına) yapışacak!

Yorum gönder