Müminun Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Müminun Suresi Arapça Okunuşu
Müminun Suresi Arapça Dinle
Müminun Suresi Türkçe Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim.
- Kad eflehal mu’minun.
- Ellezine hum fi salatihim haşiun.
- Vellezine hum anil lagvi mu’ridun.
- Vellezine hum liz zekati failun.
- Vellezine hum li furucihim hafizun.
- İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum fe innehum gayru melumin.
- Fe menibtega verae zalike fe ulaike humul adun.
- Vellezine hum li emanatihim ve ahdihim raun.
- Vellezine hum ala salavatihim yuhafızun.
- Ulaike humul varisun.
- Ellezine yerisunel firdevs, hum fiha halidun.
- Ve lekad halaknal insane min sulaletin min tin.
- Summe cealnahu nutfeten fi kararin mekin.
- Summe halaknen nutfete alakaten fe halaknel alakate mudgaten fe halaknel mudgate ızamen fe kesevnel izame lahmen summe enşe’nahu halkan ahar, fe tebarekallahu ahsenul halikin.
- Summe innekum ba’de zalike le meyyitun.
- Summe innekum yevmel kıyameti tub’asun.
- Ve lekad halakna fevkakum seb’a taraika ve ma kunna anil halkı gafilin.
- Ve enzelna mines semai maen bi kaderin fe eskennahu fil ardı ve inna ala zehabin bihi le kadirun.
- Fe enşe’na lekum bihi cennatin min nahilin ve a’nab, lekum fiha fevakihu kesiretun ve minha te’kulun.
- Ve şecereten tahrucu min turi seynae tenbutu bid duhni ve sıbgın lil akilin.
- Ve inne lekum fil en’ami le ibreh, nuskikum mimma fi butuniha ve lekum fiha menafiu kesiretun ve minha te’kulun.
- Ve aleyha ve alel fulki tuhmelun.
- Ve lekad erselna nuhan ila kavmihi fe kale ya kavmi’ budullahe ma lekum min ilahin gayruh, e fe la tettekun.
- Fe kalel meleullezine keferu min kavmihi ma haza illa beşerun mıslukum yuridu en yetefaddale aleykum, ve lev şaallahu le enzele melaikeh, ma semi’na bi haza fi abainel evvelin.
- İn huve illa raculun bihi cinnetun fe terabbasu bihi hatta hin.
- Kale rabbinsurni bima kezzebun.
- Fe evhayna ileyhi enısnaıl fulke bi a’yunina ve vahyina fe iza cae emruna ve faret tennuru fesluk fiha min kullin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlu minhum, ve la tuhatıbni fillezine zalemu, innehum mugrakun.
- Fe izesteveyte ente ve men meake alel fulki fe kulil hamdu lillahillezi neccana minel kavmiz zalimin.
- Ve kul rabbi enzilni munzelen mubareken ve ente hayrul munzilin.
- İnne fi zalike le ayatin ve in kunna le mubtelin.
- Summe enşe’na min ba’dihim karnen aharin.
- Fe erselna fihim resulen minhum eni’budullahe ma lekum min ilahin gayruh, e fe la tettekun.
- Ve kalel meleu min kavmihillezine keferu ve kezzebu bi likail ahıreti ve etrafnahum fil hayatid dunya ma haza illa beşerun mislukum ye’kulu mimma te’kulune minhu yeşrebu mimma teşrabun.
- Ve lein eta’tum beşeren mislekum innekum izen le hasirun.
- E yaıdukum ennekum iza mittum ve kuntum turaben ve izamen ennekum muhracun.
- Heyhate heyhate lima tuadun.
- İn hiye illa hayatuned dunya nemutu ve nahya ve ma nahnu bi meb’usin.
- İn huve illa raculuniftera alallahi keziben ve ma nahnu lehu bi mu’minin.
- Kale rabbinsurni bima kezzebun.
- Kale amma kalilin le yusbihunne nadimin.
- Fe ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnahum gusaen, fe bu’den lil kavmiz zalimin.
- Summe enşe’na min ba’dihim kurunen aharin.
- Ma tesbiku min ummetin eceleha ve ma yeste’hırun.
- Summe erselna rusulena tetra, kullema cae ummeten resuluha kezzebuhu fe etba’na ba’dahum ba’dan ve cealnahum ehadis, fe bu’den li kavmin la yu’minun.
- Summe erselna musa ve ehahu harune bi ayatina ve sultanin mubin.
- İla fir’avne ve meleihi festekberu ve kanu kavmen alin.
- Fe kalu e nu’minu li beşereyni mislina ve kavmuhuma lena abidun.
- Fe kezzebuhuma fe kanu minel muhlekin.
- Ve lekad ateyna musel kitabe leallehum yehtedun.
- Ve cealnebne meryeme ve ummehu ayeten ve aveynahuma ila rabvetin zati kararin ve main.
- Ya eyyuher rusulu kulu minet tayyibati va’melu saliha, inni bima ta’melune alim.
- Ve inne hazihi ummetukum ummeten vahıdeten ve ene rabbukum fettekun.
- Fe tekattau emrehum beynehum zubura, kullu hızbin bima ledeyhim ferihun.
- Fe zerhum fi gamratihim hatta hin.
- E yahsebune ennema numidduhum bihi min malin ve benin.
- Nusariu lehum fil hayrat bel la yeş’urun.
- İnnellezine hum min haşyeti rabbihim muşfikun.
- Vellezine hum bi ayati rabbihim yu’minun.
- Vellezine hum bi rabbihim la yuşrikun.
- Vellezine yu’tune ma atev ve kulubuhum veciletun ennehum ila rabbihim raciun.
- Ulaike yusariune fil hayrati ve hum leha sabikun.
- Ve la nukellifu nefsen illa vus’aha ve ledeyna kitabun yantıku bil hakkı ve hum la yuzlemun.
- Bel kulubuhum fi gamratin min haza ve lehum a’malun min duni zalike hum leha amilun.
- Hatta iza ehazna mutrafihim bil azabi iza hum yec’erun.
- La tec’erul yevme innekum minna la tunsarun.
- Kad kanet ayati tutla aleykum fe kuntum ala a’kabikum tenkisun.
- Mustekbirine bihi samiran tehcurun.
- E fe lem yeddebberul kavle em caehum ma lem ye’ti abaehumul evvelin.
- Em lem ya’rifu resulehum fe hum lehu munkirun.
- Em yekulune bihi cinneh, bel caehum bil hakkı ve ekseruhum lil hakkı karihun.
- Ve levittebeal hakku ehvaehum le fesedetis semavatu vel ardu ve men fi hinn, bel eteynahum bi zikrihim fe hum an zikrihim mu’ridun.
- Em tes’eluhum harcen fe haracu rabbike hayrun ve huve hayrur razikin.
- Ve inneke le ted’uhum ila sıratın mustakim.
- Ve innellezine la yu’minune bil ahıreti anis sıratı le nakibun.
- Ve lev rahımnahum ve keşefna ma bihim min durrin le leccu fi tugyanihim ya’mehun.
- Ve lekad ehaznahum bil azabi fe mestekanu li rabbihim ve ma yetedarreun.
- Hatta iza fetahna aleyhim baben za azabin şedidin iza hum fihi mublisun.
- Ve huvellezi enşee lekumus sem’a vel ebsara vel ef’ideh, kalilen ma teşkurun.
- Ve huvellezi zereekum fil ardı ve ileyhi tuhşerun.
- Ve huvellezi yuhyi ve yumitu ve lehuhtilaful leyli ven nehar, e fe la ta’kılun.
- Bel kalu misle ma kalel evvelun.
- Kalu e iza mitna ve kunna turaben ve izamen e inna le meb’usun.
- Lekad vuıdna nahnu ve abauna haza min kablu in haza illa esatirul evvelin.
- Kul li menil ardu ve men fiha in kuntum ta’lemun.
- Seyekulune lillah, kul e fe la tezekkerun.
- Kul men rabbus semavatis seb’ı ve rabbul arşil azim.
- Seyekulune lillah, kul e fe la tettekun.
- Kul men bi yedihi melekutu kulli şey’in ve huve yuciru ve la yucaru aleyhi in kuntum ta’lemun.
- Seyekulune lillah, kul fe enna tusharun.
- Bel eteynahum bil hakkı ve innehum le kazibun.
- Mettehazallahu min veledin ve ma kane meahu min ilahin izen le zehebe kullu ilahin bima halaka ve le ala ba’duhum ala ba’d, subhanallahi amma yasıfun.
- Alimil gaybi veş şehadeti fe teala amma yuşrikun.
- Kul rabbi imma turiyenni ma yuadun.
- Rabbi fe la tec’alni fil kavmiz zalimin.
- Ve inna ala en nuriyeke ma neıduhum le kadirun.
- İdfa’ billeti hiye ahsenus seyyieh, nahnu a’lemu bi ma yasıfun.
- Ve kul rabbi euzu bike min hemezatiş şeyatin.
- Ve euzu bike rabbi en yahdurun.
- Hatta iza cae ehadehumul mevtu kale rabbirciun.
- Lealli a’melu salihan fima terektu kella, inneha kelimetun huve kailuha, ve min veraihim berzahun ila yevmi yub’asun.
- Fe iza nufiha fis suri fe la ensabe beynehum yevme izin ve la yetesaelun.
- Fe men sekulet mevazinuhu fe ulaike humul muflihun.
- Ve men haffet mevazinuhu fe ulaikellezine hasiru enfusehum fi cehenneme halidun.
- Telfehu vucuhehumun naru ve hum fiha kalihun.
- E lem tekun ayati tutla aleykum fe kuntum biha tukezzibun.
- Kalu rabbena galebet aleyna şıkvetuna ve kunna kavmen dallin.
- Rabbena ahricna minha fe in udna fe inna zalimun.
- Kalahseu fiha ve la tukellimun.
- İnnehu kane ferikun min ibadi yekulune rabbena amenna fagfir lena verhamna ve ente hayrur rahımin.
- Fettehaztumuhum sıhriyyen hatta ensevkum zikri ve kuntum minhum tadhakun.
- İnni cezeytuhumul yevme bima saberu ennehum humul faizun.
- Kale kem lebistum fil ardı adede sinin.
- Kalu lebisna yevmen ev ba’da yevmin fes’elil addin.
- Kale in lebistum illa kalilen lev ennekum kuntum ta’lemun.
- E fe hasibtum ennema halaknakum abesen ve ennekum ileyna la turceun.
- Fe tealallahul melikul hakk, la ilahe illa hu, rabbul arşil kerim.
- Ve men yed’u maallahi ilahen ahare la burhane lehu bihi fe innema hısabuhu inde rabbih, innehu la yuflihul kafirun.
- Ve kul rabbigfir verham ve ente hayrur rahımin.
Müminun Suresi Türkçe Dinle
Müminun Suresi Türkçe Anlamı
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
- Gerçekten kurtuluşa erdi mü’minler.
- Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.
- Onlar ki, faydasız işe, boş lafa bakmazlar.
- Onlar ki, zekat vermek için çalışırlar.
- Onlar ki, ırzlarını korurlar.
- Ancak, eşleri ve sahibi bulundukları cariyelerine karşı durumları başka; çünkü bunlarla ilişkileri yüzünden kınanmazlar.
- Kim de bunun ötesini ararsa, işte onlar sınırı aşanlardır.
- Ve onlar ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler.
- Onlar ki, namazlarını muhafaza ederler.
- İşte onlardır o mirasçılar,
- Firdevs’e varis olacaklar; orada sonsuza dek kalacaklar onlar.
- Andolsun ki, Biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık.
- Sonra onu, oturaklı bir karargahta bir nutfe (tohum) yaptık.
- Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik, derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli!
- Sonra siz, bunun arkasından mutlaka öleceksiniz.
- Sonra siz, kıyamet gününde muhakkak diriltileceksiniz.
- Gerçekte Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve yaratmaktan habersiz değiliz.
- Gökten bir ölçü ile bir su indirdik ve onun yerde durmasını sağladık. Oysa Biz, onu giderme gücüne de sahibiz.
- Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurma bahçeleri üzüm bağları yaptık; sizin için içlerinde bir çok meyveler vardır, onlardan yer ve geçinirsiniz.
- Bir de Tur-i Sina’da yetişen bir ağaç ki, hem yağ hem de yiyenlere bir katık ile biter.
- Hayvanlarda da sizin için gerçekten bir ibret vardır. Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz ve sizin için onlarda hem birçok yararlar vardır, hem de etlerinden yersiniz.
- Ayrıca hem onlara, hem de gemiye yüklenip taşınırsınız.
- Yüceliğime andolsun ki, Biz Nuh’u kavmine peygamber gönderdik de Nuh dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin. O’ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız?
- Bunun üzerine kavminden küfreden kodaman güruh: “Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir, üstünüze geçmek istiyor. Eğer Allah dileseydi, elbette bir takım melekler gönderirdi. Biz eski atalarımız içinde bunu işitmedik.
- Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir adamdır; Onun için bunu bir süreye kadar gözetleyin!” dediler.
- Nuh: “Ey Rabbim, bana yalancı demelerine karşı yardım et bana!” dedi.
- Biz de ona şöyle vahyettik: “Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap sonra emrimiz gelip de tandır (kazan) kaynayınca hemen ona topundan bir iki çifti ve aleyhinde önceden huküm verilmiş olanların dışında aileni ona bindir ve o zulmedenler hakkında bana yakarışta bulunma; çünkü onlar kesinlikle boğulacaklardır!
- Sen yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında: “Hamd o Allah’a ki, bizi o zalim topluluktan kurtardı” de.
- Ve de ki: “Ey Rabbim, beni mübarek bir yere kondur; Sen konuklayanların en hayırlısısın.”
- İşte bunda birçok ibretler vardır ve gerçekten Biz, pek sınavcıyızdır.
- Sonra arkalarından başka bir nesil yarattık.
- Onların içinden de kendilerine: “Allah’a kulluk edin, O’ndan başka bir tanrınız yoktur. Artık Allah’tan kokmayacak mısınız?” diyen bir peygamber gönderdik.
- Dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip ahirete ulaşmayı yalanlayan kavminden o kodaman güruh ise şöyle dedi: “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değil; yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor.
- Şayet sizin gibi bir insana itaat ederseniz, muhakkak ki, siz o takdirde kesinlikle hüsrandasınızdır.
- Size, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldiğiniz zaman muhakkak çıkarılacağınızı mı va’dediyor?
- Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!
- O, dünyadaki hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve yaşarız; fakat tekrar diriltilecek değiliz.
- O, sadece Allah hakkında bir yalanı uyduran bir adamdır; biz ona inanacak değiliz.”
- O peygamber: “Ey Rabbim, bana yalan söylüyorsun demelerinin öcünü al!” dedi.
- Allah buyurdu ki: “Pek yakında pişman olacaklar.”
- Derken, onları gerçekten korkunç bir ses alıverdi de kendilerini bir sel süpürüntüsü yapıverdik. Artık öyle bir defolmuş oldu ki o topluluk, o zalimler!
- Sonra arkalarından başka nesiller yarattık.
- Hiç bir ümmet ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
- Sonra Biz, ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve onları birer efsane yaptık. Artık imana gelmez topluluk defolsun!
- Sonra bir takım ayetlerimiz ve açık bir ferman ile Musa’yı ve kardeşi Harun’u gönderdik.
- Firavun’a ve ileri gelenlerine. Fakat bunlar, kibirlerine yediremediler ve zaten dik başlı bir topluluk idiler.
- Onun için: “Biz kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi bu iki insana inanır mıyız?” dediler.
- Böylece onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular.
- Andolsun ki, berikiler doğru tutabilsinler diye Musa’ya o kitabı da verdik.
- Meryem oğlunu ve annesini bir mucize kıldık ve ikisini oturaklı ve temiz sulu bir tepede barındırdık.
- Ey peygamberler, helal ve hoş şeylerden yiyin ve güzel işler yapın; çünkü Ben, bütün yaptıklarınızı bilirim.
- Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve Rabbiniz de Benim; artık hep Benden korkun!
- Derken kumandalarını aralarında kitap kitap parçalaştılar, her grup kendilerininkine güveniyor.
- Sen şimdi onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
- Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile,
- Kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz. Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
- Rablerine olan saygıdan dolayı titreyenler,
- Rablerinin ayetlerine inananlar,
- Rablerine ortak tanımayanlar,
- Ve, Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri titreyerek yapanlar;
- İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.
- Biz hiç kimseyi, gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
- Hayır, onların kalpleri bu hususta cehalet içindedir. Ayrıca onların bundan öte birtakım kötü işleri vardır ki, onlar bu işleri yapar dururlar.
- Nihayet, refah içinde olanlarını azaba çektiğimiz zaman, hemen feryada başlayacaklardır.
- Feryat etmeyin bugün; çünkü siz, Bizden kurtarılamazsınız!
- Karşınızda ayetlerim okunuyordu da siz sırt çeviriyordunuz.
- Ona kafa tutarak gece lakırdıları ile hezeyanlar ederdiniz.
- Acaba onlar bu sözü düşünmezler mi, yoksa onlara eski atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
- Yoksa peygamberlerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkar ediyorlar?
- Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır, o, onlara gerçek ile geldi; fakat onların çoğu gerçekten hoşlanmıyorlar.
- Eğer Hak, onların keyiflerine uysaydı, gökler, yeryüzü ve bunlardaki kimseler kesinlikle bozulurdu. Hayır, Biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar, zikirlerinden yüz çeviriyorlar.
- Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbinin mükafatı daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
- Doğrusu, sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun.
- Fakat ahirete inanmayanlar, o caddeden sapmaktadırlar.
- Eğer Biz onlara acıyıp da baskılarını açıversek, mutlaka azgınlıklarında inat eder, hiçbir şey görmezler.
- Gerçekten Biz, onları azaba tuttuk da yine Rablerine karşı uslanmadılar ve yalvarmıyorlar da.
- Sonunda üzerlerine çetin azaplı bir kapı açtığımızda birden onun içinde ümitsizliğe düşeceklerdir.
- Halbuki, sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O’dur. Siz, pek az şükrediyorsunuz.
- Sizi yeryüzünde yaratıp yayan O’dur; hep O’nun huzurunda toplanacaksınız.
- Hayat veren ve öldüren O’dur; gece ile gündüzün değişmesi de O’nun eseridir. Artık akıllanmayacak mısınız?
- Hayır, öncekilerin dediği gibi dediler.
- ki: “ölüp de bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, sahi biz mi mutlaka diriltileceğiz?
- Yemin ederiz ki, bize de atalarımıza da bundan önce bu va’dolundu; bu eskilerin masallarından başka bir şey değil!”
- De ki: “Yeryüzü ve onda bulunan kimseler kime aittir; eğer biliyorsanız?”
- Allah’a aittir, diyecekler. De ki: “O halde düşünmez misiniz?
- Sor onlara, de ki: “Kimdir o yedi kat göklerin Rabbi ve o büyük Arşın sahibi?”
- Allah’a aittir, diyecekler. De ki: “O halde korkmaz mısınız?”
- Sor onlara ki: “Kimdir herşeyin mülkiyeti ve yönetimi kudret elinde olan, kayırıp da kendisine kayırılmaz olan; söyleyin, biliyorsanız?”
- Allah’a ait diyecekler. De ki: “O halde nasıl büyüleniyorsunuz?”
- Doğrusu Biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise şüphesiz yalancılar.
- Allah asla oğul edinmedi ve beraberinde bir tanrı da yoktur; Öyle olsaydı, her tanrı kendi yarattığını sürükleyip gider ve elbette birbirlerine üstünlük taslarlardı. Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.
- Allah, gaybı da aşikar olanı da bilendir. O, onların koştukları ortaklardan çok yücedir.
- De ki: “Rabbim, eğer onlara va’dedilen azabı bana mutlaka göstereceksen,
- beni o zalimler güruhu arasında bulundurma Rabbim!”
- Şüphesiz ki Biz, onlara yaptığımız tehdidi sana gösterme gücüne sahibiz elbette.
- Sen o kötülüğü en güzel bir davranışla defet; Biz onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz.
- Ve de ki: “Ey Rabbim, şeytanların dürtüştürmelerinden (kışkırtmalarından) sana sığınırım!
- Huzuruma gelmelerinden sana sığınırım Rabbim!”
- Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde diyecek ki: “Rabbim, döndür, döndür beni, döndür!
- Belki ben, o bıraktığımda (boşa geçirdiğim dünyada) iyi işler yaparım!” Hayır, hayır! Bu, onun söylediği boş bir sözdür. Ötelerinde ise yeniden diriltilecekleri güne kadar bir engel vardır.
- Sur’a üfrüldüğü zaman, artık o gün ne aralarında soy sop ilişkisi olacak, ne de birbirlerini soracaklar.
- O zaman her kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar o kurtuluş bulanlardır.
- Her kimin de tartıları yeğni (hafif) gelirse, işte onlar kendilerine yazık edenler ve cehennemde kalacaklardır.
- Orada dişleri sırıtırken ateş yüzlerini yalar.
- Ayetlerimiz size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz değil mi?
- Derler: “Rabbimiz, bizi azgınlığımız altetti ve biz, sapık bir kavim idik.
- Rabbimiz, çıkar bizi buradan; döner bir daha yaparsak şüphesiz ki biz zalimleriz.
- Allah buyurur: “Orada sinin, Bana birşey söylemeyin!
- Çünkü Kullarımdan: “Ey Rabbimiz, iman ettik; bizi bağışla, bize acı; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” diyenler vardı.
- Siz, onlarla alay ettiniz, hala Beni anmayı size unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz.
- İşte Ben onlara sabretmelerine karşılık bugün bu mükafatı verdim. Murada erenler onlardır, onlar!
- Yeryüzünde kaç yıl kaldınız? diye soracak Allah
- Onlar: “Bir gün veya bir günün bir kısmı, sayanlara sor.” derler.
- Allah buyuruyor ki: “Bilmiş olsanız, gerçekten pek az kaldınız.”
- Yoksa siz, Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?
- Demek ki Allah, o hak padişah yüksek, çok yüksek! Başka tanrı yoktur; ancak O vardır. O, şanlı Arş’ın sahibidir.
- Her kim Allah ile birlikte başka bir tanrı olduğunu iddia ederse, onun bu hususta hiçbir delili yoktur ve onun hesabı Rabbinin katında görülecektir ancak! Gerçek şu ki, kafirler kurtuluşa eremezler!
- Ve de ki: “Rabbim, beni bağışla, merhamet buyur; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!”
Yorum gönder