Nebe Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Nebe Suresi Arapça okunuşu
Nebe Suresi Arapça Dinle
Nebe Suresi Türkçe Okunuşu
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Amme yetesaelune.
- Aninnebeil’azıymi.
- Elleziy hum fiyhi muhtelifune.
- Kella seya’lemune.
- Sümme kella seya’lemune.
- Elem nec’alil’arda mihaden.
- Velcibale evtaden.
- Ve halaknakum ezvacen.
- Ve ce’alna nevmekum subaten.
- Ve ce’alnelleyle libasen.
- Ve ce’alnennehare me’aşen.
- Ve beneyna fevkakum seb’an şidaden.
- Ve ce’alna siracen vehhacen.
- Ve enzelna minelmu’sırati maen seccacen.
- Linuhrice bihi habben ve nebaten.
- Ve cennatin elfafen.
- İnne yevmelfasli kane miykaten.
- Yevme yunfehu fiyssuri fete’tune efvacen.
- Ve futihatissemau fekanet ebvaben.
- Ve suyyiretilcibalu fekanet seraben.
- İnne cehenneme kanet mirsaden
- Littağıyne meaben.
- Labisiyne fiyha ahkaben.
- La yezukune fiyha berden ve la şeraben.
- İlla hamiymen ve ğassakan.
- Cezaen vifakan.
- İnnehum kanu la yercune hısaben.
- Ve kezzebu biayatina kizzaben.
- Ve kulle şey’in ahsaynahü kitaben.
- Fezuku felen neziydekum illa ‘azaben.
- İnne lilmuttekıyne mefazen.
- Hadaika ve a’naben.
- Ve keva’ıbe etraben.
- Ve ke’sen dihakan.
- La yesme’une fiyha lağven ve la kizzaben.
- Cezaen min rabbike ‘ataen hısaben.
- Rabbissemavati vel’ardı ve ma beynehumerrahmani la yemlikune minhu hıtaben.
- Yevme yekumurruhu velmelaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehurrahmanu ve kale savaben.
- Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben.
- İnna enzernakum ‘azaben kariyben yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekululkafiru ya leyteniy kuntu turaben.
Nebe Suresi Türkçe Dinle
Nebe Suresi’nin Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Müşrikler birbirlerine neyi sorup duruyorlar?
- Belli ki o büyük dehşetli haberi soruyorlar.
- Hani aralarında anlaşmazlığa düştükleri o haberi.
- Hayır, anlaşmazlığa ne hâcet! Yakında onun ne olduğunu bilecekler.
- Evet, evet! Yakında gerçeği öğrenecekler.
- Biz yeryüzünü bir döşek yapmadık mı?
- Dağları da onu sağlam tutan birer kazık.
- Sizi çiftler hâlinde yarattık.
- Uykunuzu bir dinlenme kıldık.
- Geceyi, karanlığı ile sizi örten bir örtü yaptık.
- Gündüzü geçiminiz için çalışma zamanı kıldık.
- Üstünüzde yedi kat sapasağlam gök bina ettik.
- Oraya alev alev yanan, parıl parıl parıldayan bir lamba olarak güneşi astık.
- Sıkışıp yoğunlaşmış yağmur dolu bulutlardan şarıl şarıl su indirdik;
- Onunla tâneler ve bitkiler bitirelim diye.
- Ağaçları birbirine sarmaş dolaş olmuş yemyeşil bağlar, bahçeler yetiştirelim diye.
- Şüphesiz o hüküm ve ayrışma günü, vakti kesin olarak belirlenmiş bir gündür.
- O gün sûra üfürülür, siz de bölük bölük gelirsiniz.
- Gökyüzü açılır, kapı kapı olur.
- Dağlar yerlerinden koparılıp yürütülür, bir serâp hâlini alır.
- Cehennem pusuda, içine düşecek suçluları beklemektedir.
- O, azgınların dönüp varacakları bir yerdir.
- Orada sonsuz devirler boyunca kalacaklar.
- Ne bir serinlik tadacaklar orada, ne de bir içecek.
- Onların içeceği sadece kaynar su ve irin olacak;
- Günahlarına uygun bir ceza olarak.
- Çünkü onlar hesâba çekilmeyi ummuyorlardı.
- Bu yüzden âyetlerimizi yalanlayıp duruyorlardı.
- Biz ise onların yaptığı her şeyi bir bir sayıp kayıt altına alıyorduk.
- Onlara şöyle denir: “Şimdi tadın azâbı! Bundan böyle size, azâbınıza azap katmaktan başka bir şey yapacak değiliz.”
- Gönülleri Allah’a saygıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlar için büyük bir kurtuluş vardır.
- Muhteşem bahçeler ve üzüm bağları,
- Göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta dilberler,
- Dolup taşan kadehler, hep onlar içindir.
- Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan.
- Bütün bunlar Rabbinden, yaptıklarına yeterli bir karşılık, çok iyi hesaplanmış bir mükâfattır.
- O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. O Rahmân’dır. Kimse O’nun huzûrunda söz söylemeye güç yetiremez.
- O gün Rûh ve melekler saf saf dizilir. Rahmân’ın izin verdiklerinden başkası konuşamaz. Konuşan da ancak doğru ve uygun olanı söyler.
- İşte bu, kesin olarak gelecek gündür. Öyleyse dileyen, kendisini Rabbine ulaştıracak bir yol tutsun.
- Doğrusu biz sizi, gelmesi yakın bir azaba karşı uyardık. O gün insan bizzat kendi elleriyle ne hazırlayıp gönderdiğine bakacak; kâfir ise tamâmen ümidini yitirip: “Âh ne olurdu, keşke toprak olsaydım” diyecektir.
Yorum gönder