Naziat Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Naziat Suresi Arapça okunuşu
Naziat Suresi Arapça Dinle
Naziat Suresi Türkçe Okunuşu
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Vennazi’ati ğarken.
- Vennaşitati neştan.
- Vessabihati sebhan.
- Fessabikati sebkan.
- Felmudebbirati emren.
- Yevme tercufurracifetu.
- Tetbe’uherradifetu.
- Kulubun yevmeizin vacifetun.
- Ebsaruha haşi’atun.
- Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti.
- Eiza kunna ‘ızamen nehıreten.
- Kalu tilke izen kerretun hasiretun.
- Feinnema hiye zecretun vahıdetun.
- Feiza hum bissahireti.
- Hel etake hadiysu musa.
- İz nadahu rabbuhu bilvadilmukaddesi tuven.
- İzheb ila fir’avne innehu tağa.
- Fekul hel leke ila en tezekka.
- Ve ehdiyeke ila rabbike fetahşa.
- Feerahul’ayetelkubra.
- Fekezzebe ve ‘asa.
- Summe edbere yes’a.
- Fehaşere fenada.
- Fekale ene rabbukumul’a’la.
- Feehazehullahu nekalel’ahıreti vel’ula.
- İnne fiy zalike le’ubreten limen yahşa.
- Eentum eşeddu halkan emissema’u benaha.
- Refe’a semkeha fesevvaha.
- Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha.
- Vel’arda ba’de zalike dehaha.
- Ahrece minha aeha ve mer’aha.
- Velcibale ersaha.
- Meta’an lekum ve lien’amikum.
- Feiza caetittammetulkubra.
- Yevme yetezekkerul’insanu ma se’a.
- Ve burrizetilcehıymu limen yera.
- Feemma men tağa.
- Ve aserelhayateddunya.
- Feinnelcahıyme hiyelme’va.
- Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehennefse ‘anilheva.
- Feinnelcennete hiyel me’va.
- Yes’eluneke ‘anissa’ati eyyane mursaha.
- Fiyme ente min zikraha.
- İla rabbike muntehaha.
- İnnema ente munziru men yahşaha.
- Keennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa ‘aşiyyeten ev duhaha.
Naziat Suresi Türkçe Dinle
Naziat Suresi’nin Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Yemin olsun derinlere dalarak şiddetle söküp çıkaranlara,
- Yumuşaklık ve kolaylıkla çekip alanlara,
- Yüzüp yüzüp gidenlere,
- Birbiriyle yarıştıkça yarışanlara,
- Kendilerine verilen işleri en uygun yolla düzenleyip yapanlara ki siz yeniden mutlaka diriltileceksiniz!
- O gün bir sarsıntı dünyayı şiddetle sarsar her şeyi yıkar.
- Onu arkadan gelip insanları kabirlerinden kaldıran ikinci sarsıntı izler.
- İşte o gün yürekler korku ile titrer.
- Zâlimlerin gözleri keder, utanç ve pişmanlıktan zilletle yere kayar.
- İnkârcılar diyorlar ki: “Biz öldükten sonra gerçekten ilk hâlimize mi döndürüleceğiz?”
- “Hem de çürüyüp, ufalanmış kemikler hâline geldikten sonra ha?”
- “O takdirde bu, bizim için pek ziyânlı bir dönüş olur” dediler.
- Halbuki o hiç de zor değil, bir tek haykırışa bakmaktadır.
- Bir anda uyanır, kendilerini mahşerde buluverirler.
- Sana Mûsâ’nın haberi geldi, değil mi?
- Hani Rabbi ona mukaddes Tuvâ vâdisinde şöyle seslenmişti:
- “Firavun’a git, zira o iyice azgınlaştı.”
- “Ona de ki: «Arınmaya gönlün var mı?»”
- “«İster misin, seni Rabbine giden yola ileteyim de O’nu tanıyıp saygıyla O’na teslim olasın!»”
- Bunun üzerine Mûsâ gitti, tebliğ etti ve ona en büyük mûcizesini gösterdi.
- Fakat Firavun onu yalanladı ve ilâhî dâvete karşı geldi.
- Sonra arkasını döndü, hakkı iptal için çalışmaya koyuldu.
- Hemen adamlarını ve ordusunu toplayıp bağırdı:
- “Sizin en yüce Rabbiniz benim!” dedi.
- Allah da onu hem âhiretin hem dünyanın dehşet verici azabıyla cezalandırdı.
- Şüphesiz bunda, Allah’ın azabından korkanlar için elbette büyük bir ibret vardır.
- Ey haşri inkâr edenler! Sizi yeniden yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? İşte bakın! Onu Allah nasıl da binâ etti.
- Tavanını yükseltti ve onu mükemmel bir sistem hâlinde nizama koydu.
- Gecesini kararttı, gündüzünü aydınlık yaptı.
- Bundan sonra da yeri döşeyip yaydı.
- Ondan sularını ve otlaklarını çıkardı.
- Dağları sapasağlam yerleştirdi.
- Bütün bunları Allah, sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için yaptı.
- Her şeyi bastıran o en büyük felâket geldiği zaman!
- İnsan neyin peşinden koştuğunu o gün anlar, fakat artık iş işten geçmiştir.
- Görecek herkese, o kızgın alevli cehennem apaçık gösterilir.
- Artık kim hiçbir sınır tanımadan azgınlaşmış,
- Dünya hayatını âhirete tercih etmişse,
- İşte o kızgın alevli cehennem, onun varacağı yerin tâ kendisidir!
- Kim de birgün Rabbinin huzuruna çıkıp hesap vereceği korkusuyla yaşamış ve nefsini kötü arzulara uymaktan dizginlemişse,
- İşte cennet, onun varacağı yerin tâ kendisidir.
- Rasûlüm! Sana kıyâmeten soruyorlar: “Ne zaman gelip demir atacak?” diye.
- Ama sen nereden bilebilir, onun vaktini nasıl söyleyebilirsin ki?
- Onun hakkındaki nihâî bilgi sadece Rabbine aittir.
- Sen ise, kimin kalbi ondan korkup ürperiyorsa ancak onun için bir uyarıcısın.
- Onlar onu gördükleri gün sanırlar ki, dünyada sadece ya bir akşam vakti kalmışlar, ya da bir kuşluk vakti.
Yorum gönder