Zariyat Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Zariyat Suresi Arapça okunuşu​

Zariyat Suresi Arapça Dinle

Zariyat Suresi Türkçe Okunuşu​

Bismillâhirrahmânirrahîm.

  1. Vezzariyati zerva
  2. Fel hamilati vıkra
  3. Fel cariyati yusra
  4. Fel mukassimati emra
  5. İnnema tuadune le sadık
  6. Ve inned dine le vakı’
  7. Ves semai zatil hubuk
  8. İnnekum le fi kavlim muhtelif
  9. Yu’feku anhu men ufik
  10. Kutilel harrasun
  11. Ellezine hum fi ğamratin sahun
  12. Yes’elune eyyane yevmud din
  13. Yevme hum alen nari yuftenun
  14. Zuku fitnetekum hazellezi kuntum bihi testa’cilun
  15. İnnel muttekıyne fi cennativ ve uyun
  16. Ahızıne ma atahum rabbuhum innehum kanu kable zalike muhsinin
  17. Kanu kalilem minel leyli ma yehceun
  18. Ve bil eshari hum yestağfirun
  19. Ve fi emvalihim hakkul lis saili vel mahrum
  20. Ve fil erdı ayatul lil mukınin
  21. Ve fi enfusikum e fe la tubrırun
  22. Ve fis semai rizkukum ve ma tuadun
  23. Fe ve rabbis semai vel erdı innehu lehakkum misle ma ennekum tentıkun
  24. Hel etake hadisu dayfi ibrahimel mukramin
  25. İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale selam kavmum munkerun
  26. Ferağa ila ehlihi fe cae bi ıclin semin
  27. Fe karrabehu ileyhim kale e la te’kulun
  28. Fe evcese minhum hıyfeh kalu la tehaf ve beşşeruhu bi ğulamin alim
  29. Fe akbeletimraetuhu fi sarratin fe sakket vecheha ve kalet acuzun akıym
  30. Kalu kezaliki kale rabbuk innehu huvel hakimul alim
  31. Kale fema hatbukum eyyuhel murselun
  32. Kalu inna ursilna ila kavmim mucrimin
  33. Li nursile aleyhim hıcaratem min tıyn
  34. Musevvemeten ınde rabbike lil musrifin
  35. Fe ahracna men kane fiha minel mu’minin
  36. Fe ma vecedna fiha ğayra beytim minel muslimin
  37. Ve terakna fiha ayetel lillezine yehafunel azabel elim
  38. Ve fi musa iz erselnahu ila fir’avne bi sultanim mubin
  39. Fe tevella bi ruknihi ve kale sahırun ev mecnun
  40. Fe ehaznahu ve cunudehu fe nebeznahum fil yemmi ve huve mulim
  41. Ve fi adin iz erselna aleyhimur rihal akıym
  42. Ma tezeru min şey’in etet aleyhi illa cealethu kir ramim
  43. Ve fi semude iz kıyle lehum temetteu hatta hıyn
  44. Fe atev an emri rabbihim fe ehazethumus saıkatu ve hum yenzurun
  45. Femestetau min kıyamiv ve ma kanu muntesırın
  46. Ve kavme nuhım min kabl innehum kanu kavmen fasikıyn
  47. Ves semae beneynaha bi eydiv ve inna le musiun
  48. Vel erda feraşnaha fe nı’mel mahidun
  49. Ve min kulli şey’in halakna zevceyni leallekum tezekkerun
  50. Fe firru ilallah inni lekum minhu nezirum mubin
  51. Ve la tec’alu meallahi ilahen ahar inni lekum minhu nezirum mubin.
  52. Kezalike ma etellezine min kablihim mir rasulin illa kalu sahırun ev mecnun
  53. E tevasav bih bel hum kavmun tağun
  54. Fe tevelle anhum fe ma ente bi melun
  55. Ve zekkir fe innez zikra tenfeul mu’minin
  56. Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya’budun
  57. Ma uridu minhum mir rizkıv ve ma uridu ey yut’ımun
  58. İnnellahe huver razzaku zul kuvvetil metin
  59. Fe inne lellezine zalemu zenubem misle zenubi ashabihim fe la yesta’cilun
  60. Fe veylul lillezine keferu miy yevmihimullezi yuadun

Zariyat Suresi Türkçe Dinle

Zariyat Suresi’nin Anlamı

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. O esip tozu toprağı savuran rüzgârlara,
  2. Ağırlık yüklenen bulutlara,
  3. Kolaylıkla akıp giden gemilere,
  4. Bütün işleri, rızıkları, yağmurları taksim eden meleklere yemin olsun ki;
  5. Size va‘dedilen yeniden diriliş, hesap ve ceza kesinlikle doğrudur.
  6. Ve herkese hakettiği karşılığın verileceği hesap günü mutlaka gelecektir!
  7. İç içe geçmiş kıvrım kıvrım yollara ve hârika bir şekilde desen desen işlenmiş yörüngelere sahip göğe yemin olsun ki!
  8. Siz Peygamber ve Kur’an hakkında çelişkili görüşler içindesiniz.
  9. Oysa Kur’an ve Peygamber’den ancak şeytanın doğru yoldan çıkardığı, aklı çarpılmış kimseler döndürülebilir.
  10. Kahrolsun Allah’ın va‘dettiği şeylerden şüphe duyan o koyu yalancılar!
  11. Onlar, cehâlet bataklığı içinde bilinçsizce bocalayıp duruyorlar.
  12. Alaycı bir edayla: “Geleceği söylenen şu hesap günü de ne zamanmış?” diye soruyorlar.
  13. O gün, onların ateş üzerinde azaba uğratılacakları dehşetli gündür.
  14. Onlara: “Tadın azabınızı! Dünyada bir an önce gelmesini istediğiniz şey işte budur!” denilecek.
  15. Gönülleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olup O’na itaatsizlikten sakınan ve güçleri ölçüsünde O’nun emirlerini yerine getirmeye çalışanlar, cennetlerde ve pınar başlarında olacaklardır.
  16. Rablerinin kendilerine bahşedeceği her türlü nimeti alacaklardır. Çünkü onlar daha önce iyilik eden ve yaptığı işi güzel yapan kimselerdi.
  17. Geceleri pek az uyurlardı.
  18. Seher vakitleri de Allah’tan bağışlanma dilerlerdi.
  19. Mallarından hem yardım isteyen fakirlere, hem de muhtaç olduğu halde iffetinden dolayı dilenmekten çekinen yoksullara pay ayırırlardı.
  20. Kesin olarak inanmak isteyenler için yeryüzünde Allah’ın birliğini ve sonsuz kudretini gösteren nice deliller vardır.
  21. Bizzat kendi varlığınızda da. Hâla gerçeği görmeyecek misiniz?
  22. Gökte de hem rızkınız vardır, hem de size va‘dedilen cennetler.
  23. Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki, sizin konuşmanız ne kadar gerçekse, Kur’an’ın meydana geleceğini haber verdiği bu olaylar da işte o kadar gerçektir!
  24. Rasûlüm! İbrâhim’in o şerefli misâfirlerinin haberi sana geldi mi?
  25. Bunlar insan suretinde onun yanına varmışlar ve selâm vermişlerdi. O da: “Size de selâm olsun! Galiba buralarda yabancı kimselersiniz” demişti.
  26. Hemen sezdirmeden âilesinin yanına geçti, çok geçmeden kızartılmış semiz bir dana kebâbı getirdi.
  27. Onu önlerine koyup: “Buyurmaz mısınız?” dedi.
  28. Yemeğe el uzatmadıklarını görünce, onlardan yana yüreğine gizli bir korku çöktü. Ama melekler: “Korkma!” dediler; sonra da ona büyük ilim sahibi olacak bir oğul müjdelediler.
  29. Bunun üzerine konuşmalara kulak misâfiri olan İbrâhim’in hanımı, çığlık atarak geldi. Taaccüpten yüzüne vurup: “Ben şimdiye kadar hiç çocuk doğurmamış bir koca karıyım! Benim nerden çocuğum olacak?” diyordu.
  30. Onlar: “Evet, Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz ki o, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır, her şeyi hakkiyle bilendir” dediler.
  31. İbrâhim: “Gelişinizin asıl sebebi nedir, ey elçiler?” diye sordu.
  32. Şöyle cevap verdiler: “Biz, günahlara batmış inkârcı bir topluma gönderildik.”
  33. “Üzerlerine pişirilmiş çamurdan taşlar yağdıracağız.”
  34. “Hiçbir sınır tanımayan ve Allah’ın verdiği kabiliyet ve imkânları boşa harcayan her bir kimse için Rabbinin katında özel olarak işaretlenmiş taşlar!”
  35. Bunun üzerine, Lût kavmini helâk etmeden önce orada bulunan bütün mü’minleri çıkardık.
  36. Zâten orada bir ev halkı dışında başka müslüman da bulamadık.
  37. Neticede, geride kalan zâlimleri helâk ettik ve o can yakıcı azaptan korkanlar için orada ibret alınacak bir işaret bıraktık!
  38. Mûsâ’nın kıssasında da alınacak ibretler vardır. Biz onu apaçık bir delille Firavun’a göndermiştik.
  39. Firavun ise var gücüyle ve bütün ordusuyla gerçeğe sırtını dönmüş ve: “Bu Mûsâ ya bir sihirbaz veya delinin biri!” demişti.
  40. Bunun üzerine biz de hem onu hem de ordularını kıskıvrak yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Firavun boğulurken yaptıklarına bin pişman kendini kınıyordu!
  41. Âd kavminin helâkinde de ibretler vardır. Onların üzerine biz her şeyi kasıp kavuran ve köklerini kurutan o kasırgayı göndermiştik.
  42. Öyle bir kasırga ki, uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kavurup kül gibi savuruyordu.
  43. Semûd kavminde de ibretler vardır. Onlara: “Bir müddet daha dünya nimetlerinden faydalanın, bakalım” denmişti.
  44. Ama Rablerinin emrine karşı geldiler. Bunun üzerine dehşet içinde bakınıp dururlarken korkunç bir yıldırım onları çarpıverdi.
  45. Artık bir daha ne ayağa kalkabildiler, ne de kimseden yardım alabildiler!
  46. Daha önce de Nûh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar Allah’ın yolundan iyice çıkmış bir toplum hâline gelmişlerdi.
  47. Biz göğü kudret elimizle sapasağlam binâ ettik. Gerçekten biz, çok büyük bir kudret ve hâkimiyet sahibiyiz.
  48. Yeryüzünü de biz yayıp döşedik. Doğrusu biz ne güzel döşeyicileriz!
  49. Her şeyi çift yarattık; umulur ki düşünüp öğüt alırsınız.
  50. De ki: “O halde Allah’a koşun! Şüphesiz ben, O’nun tarafından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.”
  51. “Allah’tan başka bir ilâh daha edinmeyin. Ben, O’nun tarafından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.”
  52. Şimdi olduğu gibi, bunlardan öncekilere de ne zaman bir peygamber geldiyse, mutlaka onun için: “Bu, ya bir sihirbaz veya delinin biri” demişlerdi.
  53. Yoksa onlar peygamberleri yalanlamayı nesilden nesile birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır! Onların hepsi haddi aşan azgınlar topluluğuydu da onun için böyle yapıyorlardı.
  54. Sen onlarla tartışmaktan vazgeç; bu yüzden kınanacak da değilsin.
  55. Bununla beraber yine de gerçekleri hatırlatıp öğüt vermeye devam et. Çünkü öğüt mü’minlere ve iman edecek olanlara fayda verir.
  56. Ben cinleri ve insanları ancak beni tanıyıp bana kulluk etsinler diye yarattım.
  57. Ben onlardan herhangi bir rızık istemiyorum; beni doyurmalarını da istemiyorum.
  58. Muhakkak ki Allah, evet O, bütün rızıkları veren, sonsuz kudret ve sarsılmaz kuvvet sahibi olandır.
  59. Hiç şüphesiz, bugünkü zâlimler de, geçmişte helâk edilmiş yoldaşları gibi, zamanı gelince azaptan paylarına düşeni alacaklardır. O bakımdan azabın bir an önce gelmesini benden istemelerine hiç gerek yok!
  60. Madem öyle, tepelerine çökeceği bildirilen o acı günden dolayı kâfirlerin vay hâline!

Yorum gönder