Tur Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Tur Suresi Arapça okunuşu
Tur Suresi Arapça Dinle
Tur Suresi Türkçe Okunuşu
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Vet tur
- Ve kitabim mestur
- Fi rakkım menşur
- Vel beytil ma’mur
- Ves sakfil merfu’
- Vel bahril mescur
- İnne azabe rabbike le vakı’
- Ma lehu min dafi’
- Yevme temurus semau mevra
- Ve tesirul cibalu seyra
- Fe veyluy yevmeizil lil mukezzibin
- Ellezine hum fi havdıy yel’abun
- Yevme yude’une ila nari cehenneme de’a
- Hazihin narulleti kuntum biha tukezzibun
- E fe sıhrun haza em entum la tubsırun
- Islavha fasbiru ev la tasbiru sevaun aleykum innema tüczevne ma kuntum ta’melun
- İnnel muttekıyne fi cennativ ve neıym
- Fakihine bima atahum rabbuhum ve vekahum rabbuhum azabel cehıym
- Kulu veşrabu heniem bima kuntam ta’melun
- Muttekiine ala sururim masfufeh ve zevvecnahum bi hurin ıyn
- Vellezine amenu vettebeathum zurriyyetuhum bi imanim elhakna bihim zurriyyetehum ve ma eletnahum min amelihim min şey’ kullumriim bima kesebe rahin
- Ve emdednahum bi fakihetiv ve lahmim mimma yeştehun
- Yetenazeune fiha ke’sel la lağvun fiha ve la te’sim
- Ve yetufu aleyhim ğılmanil lehum keennehum lu’luum meknun
- Ve akbele ba’duhum ala ba’dıy yetesaelun
- Kalu inna kunna kablu fi ehlina muşkikıyn
- Fe mennellahu aleyna ve vekana azabes semum
- İnna kunna min kablu ned’uh innehu huvel berrur rahıym
- Fe zekkir fema ente bi nı’meti rabbike bi kahiniv ve la mecnun
- Em yekulune şaırun neterabbesu bihi raybel menun
- Kul terabbesu fe inni meakum minel muterabbisıyn
- Em te’muruhum ahlamuhum bihaza em hum kavmun tağun
- Em yekulune tekavveleh bel la yu’minun
- Felye’tu bi hadisim mislihi in kanu sadikıyn
- Em huliku min ğayri şey’in em humul halikun
- Em halekus semavati vel ard bel la yukınun
- Em ındehum hazainu rabbike em humul musaytırun
- Em lehum sullemuy yestemiune fih felyeti mustemiuhum bi sultanim mubin
- Em lehul benatu ve lekumul benun
- Em tes’eluhum ecran fe hum mim mağramim muskalun
- Em ındehumul ğaybu fe hum yektubun
- Em yuridune keyda fellezine keferu humul mekidun
- Em lehum ilahun ğayrullah subhanellahi amma yuşrikun
- Ve iy yerav kisfem mines semai sakıtay yekulu sehabum merkum
- Fe zerhum hatta yulaku yevmehumullezi fihi yus’akun
- Yevme la yuğni anhum keyduhum şey’ev ve la hum yunsarun
- Ve inne fillezine zalemu azaben dune zalike ve lakinne ekserahum la ya’lemun
- Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a’yunina ve sebbıh bi hamdi rabbike hıyne tekum
- Ve minel leyli fesebbıhhu ve idbaran nucum
Tur Suresi Türkçe Dinle
Tur Suresi’nin Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Yemîn olsun T ¯ur’a,
- Satır satır yazılmış o kitaba,
- Açılıp yayılmış ince deri üzerine.
- Beyt-i Ma‘mûr’a,
- O pek yüksek olan gök kubbeye,
- Kıyâmet günü alev alev yakılıp tutuşturulan denize ki;
- Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır!
- Onu önleyebilecek hiçbir güç yoktur.
- O gün gökler müthiş bir sarsıntıyla sarsılıp çalkalanacak!
- O heybetli dağlar yerlerinden sökülüp süratle yürütülecek!
- İşte o gün, hayattayken dinî gerçekleri yalanlayanların vay hâline!
- Onlar ki daldıkları bataklıkta oynayıp duruyor, âhiret hesâbını hiç akıllarına getirmiyorlar.
- O gün onlar cehennem ateşine şiddetli bir itilişle itilip kakılacaklar!
- Kendilerine şöyle seslenilecek: “Vaktiyle yalanlayıp durduğunuz ateş işte budur!”
- “Peki söyleyin bakalım, Kur’an’a sihir dediğiniz gibi, bu da mı bir sihir? Yoksa siz hâlâ ateşi görmüyor musunuz?”
- “Yanıp kavrulmak için girin şimdi oraya! Artık ateşin acısına ister dayanın, ister dayanmayın; sizin için değişen bir şey olmayacaktır! Çünkü sadece yaptıklarınızın cezasını çekiyorsunuz!”
- Gönülleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olup O’na itaatsizlikten sakınan ve O’nun emirlerini büyük bir itinâ ile yerine getirmeye çalışanlar, cennetlerde ve nimet içindedirler.
- Rablerinin kendilerine bahşettiği nimetlerle zevk u safâ sürerler. Rableri onları o kızgın alevli cehennemin azabından korumuştur.
- Onlara: “Dünyada yaptığınız güzel amellerin karşılığı olarak yiyin, için, âfiyet olsun!” denecek.
- Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanacaklar. Onları tatlı dilli, güler yüzlü, güzel gözlü tertemiz cennet hanımlarıyla evlendireceğiz.
- İman edenleri ve onların nesillerinden makbul bir iman ile kendilerinin izlerini tâkip edenleri cennette birbirlerine kavuşturacak, bu kavuşturma sebebiyle kimsenin sevabından da bir şeyi eksiltmeyeceğiz. Her kişi, kendi kazandığına karşılık bir rehindir!
- Onlara canlarının çektiği meyve ve et çeşitlerinden bol bol ikram edeceğiz.
- Orada içecek dolu kadehleri elden ele dolaştırırlar; fakat bunu içmek ne boş ve mânasız konuşmalara sebep olur, ne de günaha sokar.
- Etraflarında hizmetlerine tahsis edilmiş, sedeflerinde saklı inciler gibi pırıl pırıl civanlar dolaşır.
- Birbirlerine dönüp hallerini sorar, sohbet ederler.
- Şöyle derler: “Doğrusu biz, geçmişte çoluk çocuğumuzun arasında, en mutlu olduğumuz anlarda bile Rabbimizin azabından çok korkardık.”
- “Fakat şükürler olsun ki Allah bize lutfetti de, alevleri iliklere işleyen o korkunç azaptan bizi korudu!”
- “Çünkü biz daha önce yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’na yalvarırdık. Gerçekten O, evet O, lutf u ihsânı bol olandır, sonsuz merhamet sahibidir.”
- Rasûlüm! Sen öğüt vermeye devam et. Şunu bil ki sen, Rabbinin nimeti sâyesinde ne bir kâhinsin, ne de bir deli!
- Yoksa onlar: “O, şâirin biri! Bekliyoruz, zamanın felâketlerine uğrayacak, helâk olup gidecek” mi diyorlar?
- De ki: “Bekleyedurun; ben de sizinle beraber zamanın neler getireceğini bekliyorum!”
- Bunu onlara akılları mı söyletiyor? Yoksa onlar bir azgınlar gürûhu da, ondan mı böyle davranıyorlar?
- Yahut: “Kur’an’ı kendiliğinden uyduruyor!”mu diyorlar? Hayır! Onlar gerçeği biliyor, fakat inanmak istemiyorlar.
- Eğer iddialarında doğru iseler, haydi onun benzeri bir söz getirsinler!
- Acaba onlar bir yaratan olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendilerini bizzat kendileri mi yaratıyorlar?
- Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır! Aslında onlar, Allah’ın varlığına gerçek anlamda inanmıyorlar.
- Yahut Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Yoksa kâinatı yöneten onlar mı?
- Yoksa onlara has mûcizevî bir merdiven var da, onun üstünde göğe yükselip ilâhî sırları mı dinliyorlar? O halde, kim ise o gökleri dinleyen, buna dâir açık bir delil getirsin!
- Demek, ey müşrikler, beğenmediğiniz kız çocuklar Allah’ın, erkek çocuklar sizin, öyle mi?
- Yoksa sen, tebliğine karşılık onlardan bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı eziliyorlar?
- Yoksa gayba dâir bilgiler onların eli altında bulunuyor da, varlıkların kaderini onlar yazıyor, oradaki bilgilere göre mi hüküm veriyorlar?
- Yoksa onlar Peygamber’e bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Oysa asıl tuzağa düşenler, o kâfirlerin tâ kendileridir!
- Yoksa onların Allah’tan başka sığınacakları bir ilâhları mı var? Allah onların koştukları ortaklardan pek yücedir, uzaktır!
- Onlar, kendilerini helâk etmek üzere gökten bir parçanın üzerlerine düşmekte olduğunu görseler bile inatlarından: “Bu, üst üste kümelenmiş bir bulut yığını!” derler.
- Rasûlüm! Artık, yedikleri darbeyle cansız yere düşecekleri güne kavuşuncaya kadar sen onları kendi hallerine bırak!
- O gün dünyadaki hile ve tuzakları onlara bir fayda sağlamayacak; kimseden yardım da göremeyecekler.
- Zâlimler için âhiret azabından önce dünyada da bir azap vardır; fakat onların çoğu bunu bilmez.
- Rasûlüm! Rabbinin hükmü yerine gelene kadar sabret. Çünkü sen bizim himâyemizde, gözetimimiz altındasın. Her kalktığında Rabbini överek tesbih et!
- Gecenin bir kısmında da, yıldızların batmaya durduğu demde de O’nu tesbih et!
Yorum gönder